Ekonomi de, ekonomik veriler de, yapılacak yeni tercihlerle uygulanacak yeni politikalarla düzelir, düzeltilir. Mesele bunun ötesinde.
Israrla şunu hatırlamamız gerek. Kalkınma yalnızca ekonomik kalkınma değildir. Aslolan “insani kalkınma”dır. İnsani kalkınma, insanların yapabilirliği üzerinden tanımlanır; ekonomik kalkınmayı da içerir ama ötesidir. İnsanların yapabilirliğinin arttırılmasıdır kalkınma. Yani insani kalkınma hedefinin yerine getirilebilmesi için önce “insanların ne yapmak isteyeceklerini” tespite imkân veren bir düzen gerekir.
Bu tarife en yakın bildiğimiz çerçeve katılımcı demokrasidir. İnsanların istediklerini özgürce ifade edebildikleri, bu isteklerini katılımcı süreçlerle var edebildikleri, kendilerinin temsil yetkisini verdikleri seçilmişlerin bu istekleri karşılayacak süreçleri işletmelerini denetleyici bir güç olabilmeleri kalkınma açısından çok önemlidir. Hatta kalkınmanın olmazsa olmazıdır. Demokrasi yoksa, katılımcılık yoksa, şeffaflık yoksa, güçler ayrılığı ve halkın denetimi yoksa kalkınma olmaz.