Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tercihini müzakerelerin durdurulması yönünde kullanması, bu yönde kuvvetli bir kampanya yürütmesi ve bundan önceki örneklerde olduğu gibi elindeki propaganda imkânlarını azami düzeyde kullanması halinde, ibrenin daha belirgin bir şekilde ‘hayır’ cephesine doğru dönmesi yabana atılmaması gereken bir olasılıktır.
İlginç bir nokta daha var. Türkler AB konusunda bölünmüş olsalar da, soru “NATO’da kalıp kalmamak” olunca, toplumdaki bölünmüşlük kalkıyor ve net bir tercih beliriyor. Yüzde 55 “evet” tercihi kullanırken, yüzde 27 “hayır” diyor. Yanıtı bilmediğini söyleyen ya da yanıt vermeyenlerin oranı ise yüzde 18’dir. AK Parti ile CHP taraftarları arasında NATO’ya destek oranları yüzde 58 ve yüzde 59 olmak üzere çok yakındır. Bu oran MHP’de yüzde 65’e çıkıyor.
Sonuçta Türklerin AB’ye tam üyelik başlığında tam bir bölünme hali içinde bulunmalarına karşılık, konu NATO olduğunda fazla bir tereddüt taşımadıklarını söyleyebiliriz.