Milli Savunma Bakanı önceki gün bu açıklamayı yaptığı sırada Neyrab’daki hadise henüz yaşanmamıştı. Bu da gösteriyor ki, bütün niyet beyanlarına rağmen sahadaki riski unsurunu ortadan kaldırmak mümkün değildir. Hedef alınan Esad ordusu olsa bile yanıt Rus Hava Kuvvetleri’nden gelmektedir. Dolayısıyla ne kadar güvence verilirse verilsin, en küçük bir kıvılcım bile sahada hiç arzulanmayan durumların yaşanmasına neden olabilir.
Kaldı ki, Türkiye’nin şubat ayı sonunda Esad ordusunu TSK’nın askeri gözlem noktalarının gerisine sürmeye kalkışacağı bir senaryoda ne gibi gelişmelerin yaşanabileceğini kestirebilmek aslında çok da güç değildir. Önceki gün sahada Rusya ile Esad ordusu arasında sergilenen işbirliği kalıbının tekrarlanması halinde Türkiye ile Rusya’nın İdlib’de karşı karşıya gelmesi kaçınılmaz olacaktır.
Türkiye sahadaki durumu lehine çevirmek için hava gücünü kullanmak istediği takdirde de Rusya’nın İdlib üzerindeki hava savunma duvarı ile karşılaşacaktır. Bu arada unutmayalım ki, Rusya’nın Suriye’de kurduğu düzende buraya yerleştirdiği S-400’ler önemli bir caydırıcılık faktörüdür.