• 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ

‘Kaynak nerede?’ diye soran iktidar mensuplarına…

22/04/2015 22:02

 


levent-gultekin-2-150x150LEVENT GÜLTEKİN

[email protected] / @acikcenk

“Bir lokma bir hırka” diyerek iktidar oldunuz. Tam 13 yıldır bu ülkeyi siz yönetiyorsunuz. Saraylarda yaşıyor, özel uçaklarla geziyorsunuz. Yaz için ayrı villanız var, kış için ayrı villa.  Yani bir eliniz yağda, bir eliniz balda.

Reklam

Siz böyle lüks bir hayat sürerken yaklaşık 40 milyon insanımız yoksulluk sınırında yaşıyor. Evine ekmek götüremeyen, sokaklarda çöp karıştıran insanlarımız var. Günyüzü görmeden, bu ülkede yaşlanıp gidecekler.

Şimdi muhalefet partileri sizin çözemediğiniz bu soruna dair çözüm önerileri sunuyor. Yapabilirler mi bilemem. Fakat 13 yıldır yönettiğiniz ülkede 40 milyon insanın yoksulluk sınırında olmasından utanç duyup ağzınızı açmamanız gerekirken, büyük bir kibir ve şımarıklıkla “Kaynak nerede?” diye kabadayılık yapıyorsunuz.

Kaynak nerede biliyor musunuz?

Reklam

Kaynak, bir iktidar uğruna terk ettiğiniz o vicdandı, heyecandı, inançtı ve bu halkın size duyduğu güvendi. Çünkü bütün sorunların çözümünün kaynağı, o sorunun verdiği acıyı yürekte hissetmektir.

Üç günlük iktidar uğruna tüm bu değerlerden vazgeçtiniz. Yüreğiniz taşlaştı. Ruhunuz karardı. İnancınız zedelendi.

Sorunların acısını yüreğinizde hissetmez oldunuz.

İşte bundan dolayı “Kaynak nerede?” diye sorup duruyorsunuz.

Sana da bir çift lafım var sevgili okur…

Birçok köşe yazarı, gazeteci arkadaştan şöyle sözler duyuyorum: “Bir konuyu sakin bir tonda yazıyorum, kimse itibar etmiyor. Bir sorunla alakalı analiz yapıp çözüm önerisi sunuyorum kimse umursamıyor. Ne zaman ki birine çakan ya da bir partiyi, topluluğu doğrudan hedef alan yazılar yazıyorum, okunma rekorları kırıyor. Acayip övgüler alıyorum.”

Bu, tüm yazarlar için ciddi bir sorun. Mevcut ortam, bizi, meseleleri tartışmaktan çok, kavgaya teşvik ediyor. Gerginliği azaltalım, gerçek problemlerimizi konuşalım derken kendimizi bir kavganın taraftarı konumunda buluyoruz.

Ve bu durum, toplumdaki kamplaşmayı daha da artırıyor.

Ülkemizin yüzlerce sorunu var. Siz, biz, hepimiz bulunduğumuz yerden bu sorunların çözülmesi için çabalıyoruz.

Fakat öyle bir zaman geliyor ki yazılarımızla, sözlerimizle, davranışlarımızla tam da sorunları çoğaltan unsurlara dönüşüyoruz.

Adaletin bu mu sevgili okur?

Burada senin de ciddi kusurun var sevgili okur.

Çünkü sakin, çözüm öneren yazılara, konuşmalara gerçekten de prim vermiyorsun. İstiyorsun ki her gün en ağır sözlerle birine çakalım. Birinin ağzının payını verelim. En kuvvetli, en damardan kim çakıyorsa en çok onu seviyor, onu parlatıyorsun.

Fakat bekliyorsun ki hep ‘karşı taraf’a çakalım. Hem bize ‘tarafsız ve adil ol’ diyorsun, hem de kendin en fanatik taraftar oluyorsun.

Adaletin bu mu sevgili okur?

Desteklediğin partiye, cemaate, ideolojiye yöneltilen eleştirileri haksız ve abartılı buluyorsun. ‘Karşı taraf’a yapılan eleştirileri yüzeysel ve hafif buluyorsun.

Senin, hatalı gördüğün kesimleri eleştirdiğimizde bizi göklere çıkarıyorsun. Fakat senin da tarafını tuttuğun kimseleri, partileri, cemaatleri eleştirdiğimizde yine bizi yerin dibine batırıyorsun.

“İyi, dürüst, haysiyetli, kabiliyetli insan kimdir, nasıl anlarım, nasıl tanırım?…” Buna hiç kafa yormuyorsun.

Tek bir cümlesine bakarak bir yazar hakkında kanaat sahibi oluyorsun. Tek bir yazısını okuyup tek bir konuşmasını dinleyip beğendiğin yazara peygamber muamelesi yapıyorsun. Bir başka gün aynı yazarı deccal ilan ediyorsun.

Olmaz ki sevgili okur…

Böyle yaparak bizi ikiyüzlü davranmaya sevk ediyorsun. Farkındasın değil mi?

Esasında yazıları kafandaki doğruları pekiştirmek, onaylatmak için okuyorsun.

Sana uymayan yazarları anında ‘satılmış’, ‘vatan haini’, ‘çıkarcı’ diye yaftalamaktan imtina etmiyorsun.

Hatta ‘karşı taraf’ı eleştirdiğinde  ‘çok zeki’, ‘çok akıllı’, ‘çok dürüst’, ‘çok fedakar’ diye tanımladığın yazara senin tarafını eleştirdiğinde ‘aptal’, ‘satılmış’ muamelesi çekiyorsun.

Tek bir gün “Bir dakika, bu arkadaş bizi eleştiriyor ama bir bakalım ne diyor, söylediklerinde doğruluk payı var mı?” diye sormuyorsun. Ya da sunulan önerileri akıl süzgecinden geçirmiyorsun. Tek kriterin var: Sana uyuyor mu uymuyor mu?

Başkalarının gözündeki çöp için kıyamet koparırken,  tarafını tuttuğun kesimlerin gözündeki merteği bir türlü görmüyorsun.

Tartışmaları, tıpkı bir futbol maçı izleyen taraftar psikolojisiyle izliyorsun. Demokratlığı, özgürlükçülüğü, bir arada huzur içinde yaşamayı… Senin doğrularının kabul edilmesi ve herkesin senin yanında saf tutması olarak anlıyorsun.

Hepimizin hataları var

Sevgili okur hepimiz bu ülkede iyi şeyler yapmaya çalışıyoruz.

Hepimizin hataları var. Hepimiz zaman zaman yanlışlar da yapabiliyoruz. Yanlış bir söz söyleyebiliyor, bazen isabet kaydetmeyen yorumlar yapabiliyoruz. Hatta bazen sonradan ‘Hiç olmadı’ dediğimiz yazılar yazıp konuşmalar yaptığımız bile oluyor.

Senin doktorluğun, öğretmenliğin, işçiliğin, esnaflığın, memurluğun,  polisliğin, yargıçlığın, avukatlığın, işadamlığın, öğrenciliğin… Ne kadar kıymetli ve değerliyse bizim yaptığımız yazarlık, gazetecilik de ancak o kadar kıymetli. Hepimiz bu ülke daha iyi olsun diye çalışıyoruz.

Diyeceğim o ki sevgili okur, hem bize hem kendine bu kötülüğü yapma.

Sen demokrat ol ki biz de olalım. Sen özgürlükçü ol ki biz de olalım. Fanatizmden kurtul ki biz de tarafsız olalım. Sen iyi şeylere prim ver ki biz de iyi işler yapalım. Sen iyi ile kötüyü sağlıklı bir şekilde ayır ki biz de iyiye yönelelim. Sen eleştiriye açık ol, eleştiriyi düşmanlık olarak görme ki biz de korkmadan, çekinmeden senin desteklediğin partilerin, grupların yanlışlarına dikkat çekelim.

Taraftar psikolojisiyle değil…

Böylesi hem senin için daha faydalı olur, hem de ülkemiz için.

Taraftar psikolojisiyle değil gerçek bir demokrat tutumla bizi eleştir ki, biz de kendimize çekidüzen verelim. Hepimiz kendimize çekidüzen verelim ki ülkemizde işler yoluna girsin.

Gladyatörlerin dövüştüğü arenada sen seyirci olursan, bize de tek işi dövüş olan gladyatör olmak kalıyor.

Böyle bir ülke mi istiyorsun sevgili okur?

 

Filed Under: Agora

Tüm yazılar: Levent Gültekin

SON HABERLER

‘Jet Fadıl’ hakim karşısında: Maddi zarar var ama dolandırıcılık anlamına gelmez

Dolandırıcılık suçlamasıyla yargılanan ‘Jet Fadıl’ lakaplı Fadıl Akgündüz, bugünkü duruşmada savunma yaptı.

CHP’den Koca’ya: Anlaşılıyor ki sizi yemek isteyenler var

CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı Covid-19 aşısına ilişkin sözleri nedeniyle eleştirdi.

Beyza Buldağ’a dava açıldı: 20 paylaşıma iki suçlama

Üniversite öğrencisi Beyza Buldağ’a ‘Boğaziçi Dayanışması’ adlı Twitter hesabından yapılan paylaşımlar nedeniyle dava açıldı.

Erdoğan, AKM ve Galataport için tarih verdi

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yeniden yapılan Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM), gelecek yılın ortasında açılacağını söyledi.

İYİ Partili Dervişoğlu: Fezlekelerin içeriğini görmeden karar vermeyiz

İYİ Parti Grup Başkanvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu, Meclis’e gönderilen fezlekeler hakkında karar vermek için önce içeriğinin inceleneceğini söyledi.

‘Yeni Türkiye’ safsatası bir yana, bildiğiniz Türkiye Cumhuriyeti bitti
Yurttaş haberciliğinde önemli bir hamle: Periscope

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1215 gündür tutuklu

AGORA

Bankacılık-KOBİ ilişkisi: Hüzünlü bir aşk hikayesi

Mehmet Aksel

Doğu Türkistan: Batı konuşuyor, Türkiye susuyor

İhsan Dağı

Eren Hanım, Şebnem Hoca, Ömer Faruk Bey ve endişe üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Erk Acarer: Bu umursamaz, kibirli tavır tarihte çok fazla iktidarı sildi

Ali Ece: ‘Sergen Yalçın-Amadeus Mozart şefliği’ benzetmesini halen anlamamış olan var mı?

L. Doğan Tılıç: Bakan ‘Daha fazlasını söylersem, fazla olur’ dedi; anladınız siz onu!

Abbas Güçlü: Kırmızı kodlu illerde ne okullar açılacak ne de sınavlar yapılacak

Evren Devrim Zelyut: Bu sefer ABD tahvilleri oldu, yarın yaptırım olur; dolar gördüğü yeri unutmaz

Ahmet Hakan: Parti kongrelerinde çekilen halaylar kapanmaya yönelik öfkeyi çoğaltıyor

Mehmet Ali Güller: Türkiye ABD’yle nasıl işbirliği yapabiliyor?

Ahmet Takan: Devir teslimde yapacağı konuşmayı şimdiden hazırlayan bakan namzetleri var

Deniz Zeyrek: Sizce Erdoğan hangisini seçmeli?

Zeynep Gürcanlı: İngiltere Kıbrıs’ta bir barış planı ile ortaya çıktı

Elif Çakır: 104 gün sonra ne değişti?

Leyla Emadi’nin kişisel sergisi: Gel-Git

Elektronik dans müziği ikilisi Daft Punk dağıldı

‘Afrika dahil’

Sanat yayınlarını aynı çatı altında buluşturan border_less ARTBOOK DAYS üçüncü edisyona hazırlanıyor

74. Cannes Film Festivali pandemi nedeniyle ertelendi

Markette maskesiz alışveriş yaparken görevli tarafından uyarılan kadın iç çamaşırını çıkarıp ‘maske’ yaptı

Filin hortum darbesi nedeniyle kafasını çarpan hayvanat bahçesi çalışanı hayatını kaybetti

Lady Gaga’nın köpeklerini gezdiren kişiyi vurup iki köpeğini alıp kaçtılar

Geçen yıl 35 dolara almıştı: Açık artırmada yarım milyon dolara alıcı bulması bekleniyor

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • Email
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi