Türk-Amerikan ilişkileri, Brunson davasının kapanmasıyla önemli bir dertten kurtulmuş oldu.
Uyuşmazlıklar listesi gerçekten uzun. FETÖ meselesi, Halk Bankası davası, PYD/YPG’ye ABD desteği, Münbiç ve Fırat’ın doğu bölgesinin geleceğine ilişkin uyuşmazlıklar, S-400’ler ve F-35 konusundaki ayrışma, İran ambargosunun olası Türkiye etkileri, Filistin ve Kudüs politikalarındaki sürtüşmeler…
Açıkçası, Türkiye’nin daha bağımsız ve milli bir dış politika geliştirmiş olması, bu yeni durumun ortaya çıkmasında önemli bir etken. Ankara’nın kendi çıkarlarına ve vizyonuna yönelik “önce Türkiye” anlayışı, Trump yönetiminin “önce Amerika” doktriniyle zaman zaman çatışıyor. Erdoğan iktidarı da bu duruşunu ABD’ye meydan okumak pahasına özgüvenle savunmaktan çekinmiyor.
Kısacası, çıkarları ve hareket tarzı eskisinden farklı olan bir Türkiye ve bir Amerika var artık.