Şair Şükrü Erbaş, işlerine dönme talebiyle 131 gündür açlık grevi yapan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a açık mektup yazdı.
Özakça ve Gülmen, olağanüstü hal (OHAL) kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnameyle (KHK) ihraç edildikleri işlerine iade talebiyle başladıkları açlık grevinin 76’ncı gününde tutuklanmıştı.
İki eğitimci bugün açlık grevinde 131’inci günü geride bıraktı.
Yalnızca sizin elinizde
Erbaş, Facebook hesabından yayımladığı mektubunda şöyle yazdı: “Sayın Cumhurbaşkanı, Nuriye ve Semih’i ölümün elinden almak yalnızca sizin elinizdedir ve sizi hiçbir şekilde küçük düşürmeyecektir. Böyle bir adım size, devlet tarafından ötelendiğiniz, ezildiğiniz zamanları bir daha anımsama fırsatı verecektir. Bunu hiç hafife almayın. Unutmayın ki sizi bugünlere, o mazlum günleriniz getirdi. Hepsi bu. Zaman saniyelere dayandı. Topluma bir soluk aldırınız…”
Mektubun tamamı şöyle:
“Sayın Recep Tayyip Erdoğan! Size, ülkenin Cumhurbaşkanı olduğunuz için yazıyorum. Parti Başkanı kimliğiniz yazma konumun dışındadır.
Yazmak için bu coğrafyanın her insanı kadar bir hakkım olduğuna inanıyorum. O da Edip Cansever’in, ‘Ne gelir elimizden insan olmaktan başka’ dizesindeki duygudan, haktan ve sorumluluktan fazla bir şey değil. Ben, F Tipi cezaevleri sürecinde, Aydın ve Sanatçı Girişimi’nin kurucularındandım, sözcüsüydüm. O süreçte yaşanan acıları gün be gün bilirim. O acılar bugün iki kişinin varlığında tekrarlanıyor.
Şu son zamanlardaki öfkenizle beni duymanız, duysanız da önemsemeniz pek mümkün görünmüyor ama ben, sizin şahsınızda hem kendime, hem topluma, hem bütün sorumlulara sesleniyorum: İnsanın öfkesinin de, intikam duygusunun da bir durak noktası olmalı değil mi?
Sayın Cumhurbaşkanı, Nuriye ve Semih’i ölümün elinden almak yalnızca sizin elinizdedir ve sizi hiçbir şekilde küçük düşürmeyecektir. Böyle bir adım siz, devlet tarafından ötelendiğiniz, ezildiğiniz zamanları bir daha anımsama fırsatı verecektir. Bunu hiç hafife almayın. Unutmayın ki sizi bugünlere, o mazlum günleriniz getirdi.
Nuriye ve Semih’e, işlerine dönme imkanı tanıyınız. Siz de biz de biliyoruz ki, bunu da sizden başka yapacak bir kurum yok! Farkındaysanız, ‘Zaten yasal hakları’ demiyorum. Bu da tartışma noktasını geçti!
İki gencecik insanın ölümü, ne sizi başarılı kılacaktıri, ne bizi çaresiz düşürecektir! Siz de, biz de insan olma onurunu, insana inanma sevincini, şu simsiyah zamanların ortasında bir kez olsun yaşamış olacağız.
Hepsi bu. Zaman saniyelere dayandı. Topluma bir soluk aldırınız…