Darbe girişiminin ardından gazetecilere yönelik başlatılan operasyonda tutuklanan Nazlı Ilıcak’ın Gülen Cemaati’nin bir örgüt olarak hareket ettiğini 15 Temmuz’da anladığını söylediği ileri sürüldü.
‘Bu insanların mağdur olmadığını anladım’
Ilıcak dün tutuklanan 17 gazeteciden biriydi. ‘Silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan tutuklanarak Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na
Ilıcak savcılık ifadesinde darbe mağduru bir gazeteci olduğunu belirterek, Cemaat’e yakın kurumlarda çalışma nedenini şöyle anlattı: “28 Şubat sürecinde de her zaman mağdur kişilerin yanında durmaya gayret ettiğim için Merve Kavakcı’nın yanında oldum. Milletvekilliğim de bu sebeple 2 yılda sona erdi. Benim yukarıda bahsettiği gibi mağdurların yanında olmak gibi bir karakterim olduğu için 17-25 Aralık sonrasında da dindar insanların üzerine insafsızca gidildiği yönünde bir kanaatim oluştu. Ben de şu anda özellikle darbe yapılması, darbe esnasında Genelkurmay Başkanı’na darbeye katılanların Fethullah Gülen ile ilgili görüştürme teklifleri, darbeye karışanlardan çıkan birer dolarlık banknotlar, darbeye karışanların koşulsuz polise ve vatandaşa ateş talimatı vermesi ve meclisin bombalanması gibi hususları gördüğümde, bu insanların aslında mağdur olmadığını anladım.”
‘Karşı olduğuma dair tweetler attım’
Ilıcak, 15 Temmuz gecesi darbe girişimine karşı çıktığının altını çizen Ilıcak, “Herhangi bir darbeyi tasnif etmem mümkün değildir. 15 Temmuz akşamı öğrendiğim ilk dakika itibariyle yani köprüden geçişlerin engellendiği an itibariyle karşı olduğuma dair tweetler attım. Benim cemaatle herhangi bir organik bağım yoktur, organik bağım olsaydı daha önceki dönemlerde de Hanefi Avcı’nın bana yazmış olduğu özel mektupları, Odatv Davası’nda, Balyoz Davası’nda delillerin sahte olduğuna dair mağdurların açıklamalarını görev yaptığım gazetenin köşesinde yayınlamazdım” diye konuştu.
‘Asker içinde ciddi bir yapılanma olduğunu idrak ettim’
15 Temmuz’un ardından basında yer alan ifade metinleri ve haberleri görünce Cemaat’in yapısını idrak ettiğini söyleyen Ilıcak, şunları söyledi: “Ben de yanıldığımı düşünüyorum. Bu yanın aslında dindar bir yapı olmadığını, mazlum bir yapı olmayıp, örgütsel bir yapılanma olduğunu yeni anladığım için üzgünüm. Ben işimden atılınca nafakamı kazanmak için Bugün TV’de programlara başladım. Bu kuruluşların bir örgütün hedefi doğrultusunda hareket ettiğinden haberim yoktu. 15 Temmuz’dan sonra özellikle Genelkurmay Başkanı’na örgüt mensubu bir askerin Fethullah Gülen ile sizi görüştürelim talebi beni çok sarstı. Bu ne biçim bir zihniyet ki koskoca Genelkurmay Başkanı’nı bu şekilde ikna edebileceğini düşünmektedir. Ayrıca bir dolarlar meselesi çıktı. Bunun da hakikaten görev dağılımı olabileceğini düşündüm ve asker içinde ciddi bir yapılanma olduğunu idrak ettim. Bu kabul edilemez. Daha önce bu iddialar vardı. Ancak Genelkurmay Adli Müşaviri de bu iddiaları da reddediyordu.”
Ilıcak ayrıca bir dönem yazılarında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı desteklediğinin de altını çizdi: “Ayrıca belirtmek isterim ki Balyoz ve Ergenekon Soruşturmalarının yapıldığı dönemde ben Ak Parti’nin destekleyicisiydim. O dönemde AK Parti de soruşturmaların yapılması yönünde fikir birliği içerisinde hareket edip beyanlarda bulunuyordu. Sonrasında Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yanıldığını söylemişti.”
‘Bilseydim karşısında yer alırdım’
Yanıldığını darbe girişiminin ertesinde farkettiğini belirten Ilıcak, “Bunları benim bilmem mümkün değildir. Yanıldığımı bu yapılanmanın bir örgüt olduğunu 15 Temmuz sonrasında gördüm. Daha önce bilseydim, ne orada yazardım ne de orada bulunurdum. Bilakis karşısında yer alırdım. Üzerime atılı hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. Ben yaptığım programlarda veya yazılarda bilerek suç işlemedim. Yaptığım iş suç kalıbına uyuyorsa da farkında değilim. Suç olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde herkes bu yapılanmanın bir terör örgütü olduğunu 15 Temmuz 2015 tarihi ile idrak etti” dedi.
‘İyi niyetimin kurbanı oldum’
Cemaat’in yayın organları olarak bilinen kanallarda sadece gazetecilik faaliyeti yürüttüğünü belirten Ilıcak, örgüt bünyesinde herhangi bir görev almadığını söyledi.
Ilıcak, şöyle konuştu: “Herhangi bir kastım yoktur. Ben 40 yıllık gazeteciyim. İyi niyetimin kurbanı oldum. Ben çalıştığım dönemde şu anda yurt dışına kaçmış olduklarını öğrendiğim, daha önce öğrendiğimde de aşırı derecede tepki gösterdiğim Tarık Toros ve Erkan Başyurt gibi çalıştığım kurumda yönetici olan kişiler ile örgütsel bir bağ içerisinde bulunmadım. Kendileri de bana programı ile ilgili herhangi bir telkinde bulunmadılar. Çalıştığım dönemde örgütsel bir faaliyet olduğunun farkında değildim.”