Sekiz yıl önce sokak ortasında öldürülen gazeteci Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, 1915’teki dünyayı seyredip acı acı ağladığını, 2015’in insanlığına baktığında ise canının çekildiğini dile getirdi.
Rakel Dink, 91 yıllık tarihinde ilk kez ‘Bir daha asla‘ anlamına gelen Ermenice manşetle çıkan Cumhuriyet gazetesine ‘Ermeni soykırımı‘nın 100. yıldönümünde çarpıcı bir yazı kaleme aldı.
“Bu yazıyı okuduğunuz gün 24 Nisan. Ağır ve çok acılı bir yas günü. Bugün sizler için kendi hikâyemi Tanrı’nın yardımıyla kısaca yazmaya çalışacağım” diye başlayan Dink, 1915’te ailesi ve akrabalarının neler yaşadığını anlattı.
Kimsenin ‘bilmiyorum’ deme hakkı yok
Hrant Dink’le birlikte sürdürdüğü yaşam mücadelesini de dile getiren Dink, “Bugün bu bilgi çağında aslında hiç kimsenin bilmiyorum demeye hakkı yok. Benim veya başkasının hayat hikâyeleri… O dönem hayatta kalanların her birinin mucizeyle hayatta kaldıklarını görüyor insan” ifadelerini kullandı.
Bu acıları inkar edenlerin komik duruma düştüğünü belirten Dink şöyle devam etti: İnkâr libası ne kadar komik duruma düşürüyor, gülünçleştiriyor insanlığı. Benimkisi acı bir gülümseme. Acılaşmış, gözyaşı dolu bir gülümseme. Biraz da öfkeyle beklenti dolu bir gülümseme.
1915’teki dünyayı seyrediyorum. Bütün insanlığa, politikalarına acı acı ağlıyorum. 2015 insanlığını seyrediyorum, ruhum inliyor içimde. Canım çekiliyor. Ülkemi seyrediyorum. Utanıyorum. Ağlıyorum. Boğazım düğümleniyor. Yutkunmakta zorlanıyorum. Sesimi koyveriyorum. Bağrımdan dökülüyor gözyaşlarım. Tanrı’yla konuşuyorum, dertleşiyorum. Biriciğinin adında Hisus’ta yalvarıyorum. İnsanlığa merhamet etsin diye. Yürekleri tövbeye yönlendirsin diye. O zaman Tanrı yere iner, insan da içtenlikli ikrarla devam eder. Yürekler birleşir, yaralar merhem bulur, şifa ve sevinç gelir. Eski kokuşmuş zihniyet de kirli, paçavra bir elbise gibi sıyrılıp atılır. İnsan billurlaşır, kurtulur, hafifler, özgürleşir tarihin kementlerinden.
“Sessizce bu ülkenin özgürleşmesini bekleyeceğim”
Ben bugün, önce Balıklı’da Çutağımın mezarında, sonra Şişli’de Sevag’ın mezarında, sonra da 1915 soykırımında ölenlerimizi anmak için Taksim Meydanı’nda sessizce bu ülkenin özgürleşmesini bekleyeceğim.”