16 Nisan 2017 referandumunda İstanbul, Ankara ve İzmir hayır demişti. Ipsos’un verilerine göre ilk defa oy kullanan genç seçmenin yüzde 58’i oyunu hayırdan yana kullanırken 65 yaş üstü seçmenin yüzde 59’u mührü evet’e basmıştı.
Kırsal kesim ve ilkokul mezunları arasındaysa evet oyunun yüzde 70’lere vardığı tespit edilmişti.
AKP ve MHP’nin kasım genel seçiminden referanduma kadar yaklaşık yüzde 10 oy kaybına uğradığı da not edilmeli. İttifak beklenen sonucu vermediği gibi referandumdan bu yana geçen sürede İyi Parti’nin örgütlenmeye başlaması ve MHP’nin daha da eriyeceği hesaba katılmalı.
AKP’nin Kürt seçmenden eskisi gibi oy alamadığı ortada. MHP’nin desteğinin bu kaybı karşılamama ihtimali giderek artmakta. Her halükârda dünyanın diğer yerlerinde de Türkiye’de de toplumsal ve siyasi fay hatları büyük oranda geleceğin dünyasıyla geçmişinki arasından geçiyor. Bir memleketin geleceğini eğitimli, genç ve şehirli kesimlerin belirleyeceği açık. Türkiye’de şehircilikteki bütün aksaklıklara rağmen metropolleşmenin son sürat arttığı da unutulmamalı. Türkiye’de kırsal nüfus yüzde 16’ya kadar düşmüş halde.
Tarihsel olarak çoktan yenilmiş, geleceği değil on sene sonra hatırlanmayacak bir geçmişi temsil eden bir anlayış başkanlığı talep etmekte. Hazirandaki sonuçları bilemem. Ancak nasıl Trump gidecekse, Brexit’in ardındaki siyasi güçler tasfiye olacaksa bugünkü iktidar da eninde sonunda yerini geleceğin Türkiye’sine bırakmak zorunda. Bütün baskı ortamına rağmen bu haziranda olursa ne âlâ.