Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Orhan Pamuk, yeni romanı ‘Veba Geceleri’nden bahsederken Sultan Abdülhamit’i, “Operada severdi, sıradan bir İslamcı değildi” diye tarif etti.
Pamuk’un Hürriyet’ten İhsan Yılmaz’a verdiği söyleşiden ilgili bölüm şöyle:
‘Veba Geceleri’; ‘Kara Kitap‘ gibi, ‘Benim Adım Kırmızı’ gibi polisiye bir roman. Ayrıca Abdülhamit’in polisiye roman okuması da benim polisiye hikâyemin kalbinde. Çünkü Abdülhamit polisiye romanları kendi çevirtiyordu. Akşamları uyumadan evvel paravanın arkasında bir saray görevlisi kendisine roman okurdu. Padişahın bu merakını anlattığım hikâyenin parçası kıldım. Abdülhamit öldükten sonra bu romanlar yayımlanmış ve başlarına da ‘Bu roman Abdülhamit için çevrilmiştir’ notu konmuştur.
Abdülhamit dönemi gerçekten çok malzeme veriyor. Ama bunun sebebi en sonunda Abdülhamit’in de bu kadar ilginç birisi olması değildir. Çok özel biri değil bence Abdülhamit. Özel olan Osmanlı’nın çöküş döneminde tam 33 yıl iktidarda olması. Müstebit ve evhamlı olması onu bir karakter yapar. Ama bu kadar uzun süre iktidarda kalmasa onunla bu kadar ilgilenmezdik.
Abdülhamit ne yapsın?
Her şeyi Abdülhamit’le açıklamaya karşıyım. Ondan önce iktidarda V. Murat vardı, biraz keçileri kaçırınca indirdiler onu tahttan. Eğer V. Murat devam etseydi belki parlamento açık kalırdı ama sonuç değişmezdi. Orada sonuç meşrutiyet, parlamento değil, Osmanlı’nın Batı karşısında zayıf düşmesi ve topraklarını kaybetmesiydi, felaket budur… V. Murat da padişah olsa, Süpermen de padişah olsaydı sonuç değişmezdi. İtalyan donanmasının gücü Osmanlı donanmasının gücünün tam 10 misli. Osmanlı donanmasıyla İngiliz donanmasını karşılaştırmak mümkün değil. Sanayi büyüklüklerinden bahsetmiyorum bile. Bariz bir üstünlük var.
Abdülhamit de bunu gördüğü için siyasi pazarlıklarla Kıbrıs’ı veriyor. ‘Boşu boşuna insan ölmesin, bayrağım kalsın’ diyor. Onu indiren İttihat ve Terakki de İtalyanlar Libya’ya göz dikince savaşmadan bayrak tutup Libya’yı İtalyanlara vermek istiyor ama İtalyanlar kendilerinden o kadar emin ki savaşmak istiyor ve savaşıp Libya’yı Osmanlı’dan alıyorlar. Osmanlı’nın çöküş döneminde hangi padişah ne yapabilirdi? Abdülhamit ne yapsın?
Ben böyle yorumladım o dönemi. Gene de Abdülhamit için söyleyeceğimiz olumlu şey, sağlık ve eğitim müesseselerine çok para akıtması, oralarda modernleşmeye gitmesidir. Nişantaşılı olarak söyleyeyim Nişantaşı’nda Bakteriyolojihane-i Şahane’yi kurmuştur mesela. Opera da severdi padişah, sıradan bir İslamcı değildi.
Modern siyasal İslam’ı keşfeden Abdülhamid’dir
Abdülhamit bugün ‘siyasal İslam’ dediğimiz şeyi kendi kendine keşfetmiştir. Keşfetmek zorunda kalmıştır. Niye? Çünkü imparatorluğun hızla gerilediğini görüyor, Batılılara karşı bir şeyler arıyor ama askeri olarak bir şey yok, ekonomik olarak bir şey yok. Bir de pek çok yerde milliyetçilik başlamış herkes kendi memleketini kurmaya çalışıyor. Sırbistan’ı, Bulgaristan’ı, Yunan Adaları’nı kaybettikçe Osmanlı İmparatorluğu’nun demografik yapısı değişiyor. Nüfusu daha çok Müslüman bir ülke oluyor.
O zaman Abdülhamit de Batı’ya karşı, topraklarını alanlara karşı siyasal İslam’ı kullanmak istiyor. ‘Ben Müslümanların halifesiyim’ diyerek bir güç toplamak istiyor. Ama onun bu davranışını dünyanın diğer taraflarındaki Batı karşıtı Müslüman ayaklanmalarıyla karşılaştırmamak lazım. Abdülhamit onların çoğuna karşıdır ve Batılıların yanında yer alır. Sömürgelerdeki Müslüman isyancılar modern olarak gördükleri her şeyi yakıp yıkıyorlar, Avrupai modern kıyafetler giyinen kişileri bile katlediyorlar. Makineleri parçalıyorlar. Abdülhamit ise modernleşme yanlısı birisi. Hem modernleşmek istiyor hem de Müslümanları bir arada tutup Batı’ya kafa tutmak istiyor. Yani modern siyasal İslam’ı keşfediyor padişah çaresizlikten. Kitaplardan okuyup ‘Siyasal İslam’ı oluşturayım’ demiyor.
Necip Fazıl’ın kitabı yalan yanlış bilgilerle de doludur
Bu belki üzerinde durulmayacak bir şey ama Abdülhamit’in bu özelliğini Necip Fazıl vurgulayarak keşfediyor. ‘Ulu Hakan II. Abdülhamid Han’ kitabı yalan yanlış bilgilerle de doludur. Ama Sultan Abdülhamit’in Batı’ya karşı İslam’ı kullanması ya da siyasal İslamcı yanını keşfederek Necip Fazıl onu bugüne taşımıştır.