Bu ütopya özgür bireyler, toplum, ülke, millet oluşturmayı hedefler.
Bilim ise bu ütopyanın yol göstericisi, rehberi olacaktır.
Çünkü bilim, ana bilgi ve gerçek üreticisidir; öğretmen ve üniversiteler bu gerçeğin taşıyıcısı olacaklardır.
Atatürk’ün ve Cumhuriyetin ‘fikri iktidarı, kültürel iktidarı’nın temelinde bu yatar.
Bu ne kadar başarıldı, ne kadar başarılamadı, tartışılır.
Fakat Cumhuriyetin fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ütopyasının karşısına RTE ve adamlarının karşı ütopyası konulmaya çalışılıyor.
RTE, “Gerçek iktidar olan fikri iktidarımızı kuramadık” saptamasını yaparak iktidarını kurmak için ‘topyekûn bir eğitim ve öğretim reformu’ önermekte, kolları sıvamaktadır.
Bu reformun ana ekseninde, ‘fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller’ ütopyası karşısına ‘kindar ve dindar nesil’ ütopyası konuluyor.
Bir yanda özgür bir toplum, öte yanda totaliter, beyni, düşüncesi, aklı, kindar ve dindar bağımlı bir toplum.