Yargı üzerinde egemenlik, Saray’ın asla ve hiçbir zaman vazgeçemeyeceği bir sürekli iktidar konusudur.
Bunu, İstanbul’daki başsavcının jet hızıyla Yargıtay’a, orada bir dosya bile açmadan ve koltuğuna oturmadan Anayasa Mahkemesi’ne aday olarak gönderilme olayında da net görüyoruz. Tüm atanma Saray’ca kotarılmıştır ve Anayasa Mahkemesi’ne atanarak süreç noktalanmıştır.
Kör parmağım gözüne dercesine bu kadar açık seçik oynanan bir oyun bile, ülkede siyasetin yargı üzerindeki güdümüne ve yargının da güdülenmeye çok çok açık yapısına net göndermeler yapmaktadır.
Adalette, yargıda reform mu dediniz?
Göstermelik şeyler yaşarız, ama tayin edici, belirleyici şeyler asla yaşamayız.