Darbeciler tarafından Akıncı Hava Üssü’nde rehin alınan Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in savcılık ifadesi ortaya çıktı.
Hürriyet’in ulaştığı ifadeye göre Güler, darbe girişiminin bir numaralı şüphelisi olduğu öne sürülen eski Hava Kuvvetleri komutanı Akın Öztürk’ün kendisini çözdüğünü ve “Komutanı neden bu hale getirdiniz” diye bağırdını söylerken, kendisini rehin alanın emir subayı Mehmet Akkurt olduğunu belirtti.
Öztürk savcılık ifadesinde, “Askeri darbeyi planlayıp yöneten bir kimse değilim. Kimin planlayıp yönettiğini bilmem” sözleriyle suçlamaları reddetmişti.
Genelkurmay yaptığı açıklamada, MİT’ten saat 16.00’da alınan istihbaratın paylaşıldığı isimlerden birinin Güler olduğunu söylemiş, Genelkurmay karargahında; Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak ve Gnkur. II’nci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in’in katılımıyla istihbaratın değerlendirildiği açıklanmıştı.
‘Tatbikat diyerek alay ettiler’
Güler, rehin alınma anını şu sözlerle anlattı: “Yere yat diye bağırırak içeri girdiler, koridorda sağa doğru çevirerek üç kat aşağı sürüklediler. ‘Merak etmeyin tatbikat’ diyerek benimle alay ettiler. Bunu yapan benim emir subayım Mehmet Akkurt’tu. Ellerime ve dizimin altına plastik kelepçe taktılar. İlk kez o esnada çok korku hissettim. Bir araca bindirdiler. İçinde bulunduğum araca mermiler isabet ediyordu. Akıncılar’a götürdüler. Bir müddet sonra sessizlik hakim oldu. Sonra birden kapı açıldı, Akın Öztürk’ün sesini duydum. Akın Öztürk ‘Yav Yaşar sen burada ne geziyorsun. Senin burada olduğundan hiç haberim yok’ dedi. Ellerimi ve gözlerimi Akın Öztürk çözdü.”
Öztürk’ün karşısına bir koltuk çekerek oturduğunu ve kendi astsubayı olduğunu söylediği sivil kıyafetli birinin çay, su ve bir tabak da çerez getirdiğini aktaran Güler, Öztürk’ün “Ayrıca o şahsa Yaşar Paşa’nın evini ara ve kendisinin sağ olduğunu haber ver” dediğini anlattı.
‘Bu herifler manyak’
Güler şöyle devam etti: “Ben de bu arada ‘Demet Hanım buradayım’ diyerek bağırdım. Başka konuşma olmadan zaten telefon kapatıldı. O şahsa ‘benim evimin telefonun numarasının kaç olduğunu’ sorunca, şahıs bana ‘2501’ dedi. Ben de bunu daha sonra imkan bulursam ararım diyerek aklımda tuttum. Akın Öztürk benimle konuşmaya başladı. ‘Bu herifler manyak. Sen devlete karşı nasıl böyle bir şey yapabilirsin’ dedi. Dün gece 23’den beri burada olduğunu ve bu hareketi bırakmaları için ikna etmeye çalıştığını, bir kısmını ikna ettiğini söyledi. Sonra kapıda silahlı nöbetçi olduğunu söyleyerek gitti.”
Saat 15.30 sıralarında odada bulunan telefondan aklımda tuttuğu numarayı çevirdiğini ve konutta görevlinin kendisini sesinden tanıdığını aktaran Güler telefondaki görevliye “Oğlum hanımefendiye iyi olduğumu söyle. Ayrıca Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Paşa’yı ara ve telefonda üzerinde okuduğum 4210 numaralı telefonu okuyarak bunu kendisine iletmesini ve üç defa zilin çalmasını bekleyeceğini” söylediğini ifade etti.
‘Benim arandığım yazıyor haberin var mı?’
Güler şöyle devam etti: “Bir müddet geçtikten sonra telefon çaldı, üçüncü çalmada telefonu açtım ve Zekai Paşa telefonun diğer ucundaydı. ‘Ne yapıyorsunuz gelip bizi kurtarsanıza’ dedim. Muhtemelen odanın çıkışında bir koridor olduğunu, kapıda silahlı şahıs olduğunu ,buraya iki taraflı gelin, aynı zamanda da odanın yere yakın arka penceresini de açık bırakacağımı söyleyerek telefonu kapattım. Sonra tekrar odaya Akın Öztürk geldi. ‘Televizyonda benim arandığım yazıyor haberin var mı?’ dedi. Televizyon açmadığımı söyledim. ‘Bu vaziyette nasıl gideceğiz’ dedi. Bir süre sonra Akın Öztürk yanıma yeniden geldi. Buradaki adamların teslim olmaya karar verdiğini söyledi. Saat 18:30 sıralarında Korgeneral Yıldınrım Güvenç ile Özel Kuvvetler’den gelen ekip yanıma geldiler. ‘Komutanım sizi götürmeye hazırız’ dediler. Akın Öztürk o esnada geldi. ‘Siz giderken sizinle Ankara’ya geleyim’ dedi. Yıldırım Paşa ile Akın Öztürk burada başka rehinelerin de olduklarını ancak nerede olduklarını bilmediklerini söyledi. Daha sonra araçla 141. Filo yazan binaya gittik.”
‘Hepsini kurtarıp araca bindik’
Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal ile iki tane havacı generalle birlikte ismini bilmediği bir yerde bulunan 5-6 rehineyi de almaya gittiklerini aktaran Güler “Oraya gittiğimizde 7-8 kişinin yataklarda gözleri elleri ve ayakları bağlı, sırt üstü yatar şekilde olduklarını gördük. Bunlar sivil kıyafetli ancak tanımadığım havacı ve karacı generallerdi. Hepsini kurtarıp araçlara bindik. Dört araçla Akıncı Üssü’nden çıktık. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na gelerek Akın Öztürk ve diğerlerini bıraktım. Ve içinde bulunduğum araçla evime gittim” sözleriyle ifadesini bitirdi.