Gözden kaçırılan büyük bir nokta özellikle kültür-sanat alanındaki pek çok Türk’ün sadece hemşerilik esasına dayanarak kendilerine imkânların gümüş tepsiyle sunulacağını düşünmeleri. Oysa Batı’da sadece yetenek yetmiyor, bir de oyunu hem kuralına göre oynamak hem de yeteneği çalışkanlıkla zenginleştirmek şart. Bu disiplin, işlerin (doktordan randevu almaktan evi tadilat yaptırmaya kadar) daha kolay işlediği, kimi zaman sistemin laçkalaştığı ya da tamamen ortadan kalktığı Türkiye gibi ülkelerde, belki Akdenizliliğin de etkisiyle zor gelebiliyor.
İşlerini kuralına göre oynamak söz konusu olduğunda dünyada isim yapan Orhan Pamuk ve Elif Şafak tayfasını, hemen onların peşinden gelen Ece Temelkuran gibi isimleri saymak mümkün. Sadece Batı’nın kendilerinden beklediği kültürel ürünleri tam da istendiği şekilde sunmanın yanı sıra promosyonu da önceden belirlenmiş kurallara göre yaptılar. Kürt, Ermeni meselesi, şimdi de “Erdoğan diktatördür, ben baskı altındayım” lafları epey kapı açtı, açıyor. Şimdi biseksüellik ve Türk baskı rejimi arasında korelasyon moda.