STELYO BERBERAKİS
Türkiye ile Yunanistan arasındaki siyasi ilişikiler yeni bir gerginlik dönemine girdi.
40 gün süren Doğu Akdeniz krizinin yatışmaya yüz tuttuğu, tarafların istikşafi görüşmeleri yeniden başlatmakta mutabık kaldığı bir anda ipleri kimin gerdiği sorusuna, karşılıklı suçlamalarla yanıt veriliyor.
Türkiye’nin Oruç Reis araştırma gemisini yeniden Doğu Akdeniz’e çıkarması, yalnız Yunanistan’ın değil, Almanya başta olmak üzere AB ve ABD’nin de tepkisine yol açtı.
İki ülke arasında aracılığa soyunan Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Atina’dan sonra yapacağı Ankara ziyaretini bu nedenle iptal etti. Almanya Başbakanı Angela Merkel’in de hayal kırıklığına uğradığı belirtiliyor.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Maas’a, “Oruç Reis bölgede kaldığı sürece Türkiye ile istikşafi görüşmeler yapamayız” dedi.
Yunan Dışişleri Bakanlığı da ‘Türkiye’nin müzakere masasına oturmamak için Oruç Reis’i bile bile Doğu Akdeniz’e gönderdiğini’ öne sürüyor.
Türkiye ise ‘Oruç Reis’in Türkiye’nin ‘Mavi Vatan’ sahası içinde istediği araştırmaları yapma hakkı olduğunu’ savunarak bunu gerekçe gösteren Yunanistan’ı ‘müzakere masasından kaçmak’la suçladı.
Buyurun sağırlar diyaloğuna:
Ankara: Yunanistan 1988 tarihli moratoryum anlaşmasını delip 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda askeri tatbikat ilan etti. Tüm Yunan adalarına tam yetki veren Sevilya haritasını geri çekilsin.
Atina: Ege’de ya da Doğu Akdeniz’de içine 29 Ekim gününü alan hiçbir tatbikat ilan etmedik. ‘Mavi Vatan’ teorisi keyfi ve hukuken dayanaksız. Sevilya haritası diye resmi bir haritamız yok. Ancak adaların yetki alanlarının belirlenmesi için görüşmeler başlamalı.
Ankara: Yunanistan’a uzaklığı ve Türkiye’ye yakınlığı nedeniyle Meis adasının kıtasahanlığı hakkı olamaz. Meis adasındaki askeri varlık Türkiye’ye tehdi.
Atina: Türk kıyılarına yakınlığı ve diğer Yunan adalarına uzaklığı ne olursa olsun Meis, Yunanistan’ın egemenliğinde. Deniz hukuku uyarınca (tam yetki olmasa bile) kıtasahanlığı hakkına sahip. Adadaki muhafız gücü Türkiye’yi tehdit edecek güçte değil.
Ankara: Yunan adaların Lozan Anlaşması’na aykırı olarak silahlandırıldı. Aidiyeti belirsiz birçok ada Yunanistan tarafından işgal edildi. İstikşafi görüşmelerde bu konular da ele alınmalı.
Atina: Yunan adaları 1974’teki Kıbrıs müdahelesinden sonra savunmaya yönelik silahlandırıldı. Bu, BM Sözleşmesi’nin 51. maddesine (olası saldırılara karşı meşru müdafa hakkı) dayanıyor. Ege’deki adaların statüsü Lozan ve 1947 tarihli Paris Anlaşması ile belirlendi. Ulusal güvenliğimizi ilgilendiren bu iki konu tartışılamaz. vurguluyor. Görüşmelerde çözülmesi gereken tek sorun, iki ülke arasındaki kıtasahanlıklarının belirlenmesi. Anlaşma sağlanamazsa taraflar uluslararası mahkemelere gitmeli.
Ankara: İki ülke arasındaki istikşafi görüşmeler 2016’da Yunanistan’ın talebi üzerine kesildi.
Atina: İstikşafi görüşmeler 2016’da Türkiye’nin talebi üzerine kesildi.
Tüm bunların üstüne bir de KKTC cumhurbaşkanlığı seçimi arefesinde Türkiye’nin KKTC Başbakanı Ersin Tatar’a destekle verdiği Maraş’ın açılması patlak verdi.
Ankara: Maraş KKTC topraklarına aittir.
Atina: Maraş, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne aittir. Seçim malzemesi bu açılım BM kararlarına aykırı.
Sonuç: Sıfıra sıfır elde var sıfır. Türk/Yunan ilişkileri ağustos ayına geri gireceğe ve Kıbrıs sorunu gibi yılan hikayesine döneceğe benziyor.