Meselelere Türkiye merkezli bakmak durumundayız.
Gel gör ki küresel güçlerden medet uman sözde muhalif, özde gayri milli aktörlerin beyanları da araya girince ‘reform’ heyecanı yaşayanların bile kafası karışıyor.
Neden?
Çünkü hukuk ve insan hakları bağlamında atılacak her ileri adımın taraftarları, bu çabaları manipüle etmek isteyen yabancıların içerideki sözcülerinin ağzından çıkanları da duyunca, çekinceye kapılabiliyorlar.
Unutmayalım…
Ülkemiz, ‘ekonomiyi, dış politik hamleleri ve terörle mücadeleyi’ doğrudan ilgilendiren hassas bir dönemi yaşıyor.
Bu dönemde, rasyonel gerekçeler kadar irrasyonel beklentiler de devreye sokularak ittifak zincirleri koparılmaya, güven ortamı zedelenmeye çalışılıyor!
“Reform” denildiğinde ‘durumdan vazife çıkaranlara’, ‘ne olacak?’ merakı içindekilere, “nasıl olacak?” diye kafa yoranlara aynı anda rastlanıyor.
Kim ne derse desin…
Ankara’da, reform adı verilen ve bir şeyleri yeniden şekillendirme arayışının da ötesinde re-construction denilen yeniden inşa/yapılanma süreci başlıyor!