DİKEN – Soma
info@diken.com.tr
Somalı bir madenci, Türkiye tarihinin en büyük maden faciasına sahne olan maden ocağındaki kurtarma çalışmalarında dakika dakika neler yaşadıklarını DİKEN’e anlattı. Anlattıklarını, onun ricasına bağlı kalarak ismini vermeden, kelimesine de dokunmadan yayınlıyoruz…
“Saat üç buçuk, dört gibi telefon geldi, ‘Madende kaza oldu, 13-14 ölü varmış‘ dediler. Kurtarma ekibinde olduğum için hemen kalktım hazırlandım. Şirket zaten arayacaktı beni ama onların aramasını beklemedim.
Beşyol’a inip bir kurtarma ekibinde olan başka bir arkadaşımı aradım. ‘Böyle bir olay olmuş, ben gidiyorum‘ dedi, o sırada oradaki birilerinin ocağa gideceğini duydum. Kurtarma ekibinde olduğumu söyleyince ‘Ne demek abi, gel seni de götürürüz‘ dediler.
Oraya gittiğimde saat dördü geçiyordu. Vardığımda şirketten telefon geldi, ‘Beşyol’a in, araba seni alacak’ dediler. Aslına bakarsanız aramakta da geç kaldılar. İhtiyaç olmaz diye düşündüler belki de, bilemiyorum.
‘Manzaraya inanamazsınız’
Ben olay yerine gidip tahliye ve kurtarma ekiplerinin nerede olduğunu sordum. Bizden önce amirler madene girip havayı terse çevirmişler. Yani keşke havayı biraz daha erken çevirselerdi. O sırada ben hemen üzerimi giyindim, o anda ‘Tahliye ekipleri içeri‘ dediler. Apar topar girdik.
Belli bir yere kadar oksijende sıkıntı yoktu. 1000 metrelik bant vardı, o banttan 50-60 metre kadar aşağıya indiğimizde ‘Buradan ilerisi için gaz maskelerini takacağız‘ dediler, biz de taktık. Ondan sonra bir bant vardı, onun altından geçtiğimiz anda karşılaştığımız manzaraya inanamazsınız. Orayı gördüğümde “Ey büyük Allah’ım, bu nasıl bir vahşet?” dedim, kendi kendime.
‘Kusmak isteyen ölecekti’
Orada yaklaşık 90 işçinin üst üste birikmiş cesetleri vardı. O anda ileride kıpırdayan bir ışık görünce, ceset filan dinlemeyip ilerledim. Kontrol etmeye başladım aralarında ölmemiş, vücudu hâlâ sıcak olan var mı diye…
Bir tane sıcak yakaladım, nabzına baktım, atıyor. Geriye dönüp işaret ettim. Başta sekiz, dokuz kişiydik, arkama baktığımda üç kişi vardı. Onları da anlayabiliyorum, dayanmak kolay değil. Maske takılıyken dayanamayıp kusan olsa, maskeyi çıkarmak zorunda kalacak, o da ölecek orada. Biz diğer üç kişiyle o arkadaşı aldık ve hemen temiz havaya kadar çıkardık.
‘İlk günden ‘Bitti artık’ dedik’
Ardından yine dört kişi olarak geri döndük ocağın içine. Sıcak mı, soğuk mu olduklarına bakıyoruz yine. İleride yine canlı birini buldu arkadaşım. Nabzının atıp atmadığından emin olamadım ama yine de tahlisiye cihazımı ona takıp temiz hava almasını sağladım. Kilolu da bir arkadaştı ama dışarı çıkarabildik. Orada hiçbir yaşam belirtisi göstermedi; kalp masajı yapmayı denedik hemen. Üçüncü bastırışımızda yaşadığını anladık, hemen ambulansa götürdük. Ondan sonra tekrar ocağa girdim ama daha fazla canlı birini bulamadık. ‘Tamam‘ dedim kendi kendime, ‘Bitti artık.’
Sonra gidip hava aldım, o sırada arama kurtarma ekibindekiler cenazeleri artık bantlara yüklüyordu, onlara yardımcı olduk.
Sonra perdeleme yapılan başka bir yere girdik, oradan da çoğu ölmüş, birkaç da sağ arkadaşımızı çıkardık. Artık öyle bir noktaya geldim ki yarı baygındım. Ambulansa bindirip götüreceklerdi beni de. Ama istemedim. Biraz oksijen verdiler, bir de enerji içeceği içip geri döndüm. 95 cesedin ardından ileride bir 70 kadar daha cansız beden vardı. Onları almaya başladık bu sefer. O anda işte çok zorlanmaya başladım, çünkü artık cenazeler deforme olmaya başlamıştı ve kokular geliyordu.
‘Bazılarını sadece cebindeki yanmamış anahtardan anladık’
Bir ara verdikten sonra ertesi gün bu kez havanın yönünü değiştirerek yanan bölgeye ulaştık. Yani hava akışını eski haline çevirdik. Aşama aşama yolu açarak diğer cenazeleri almaya başladık.
Zaten artık 50 metre yaklaştığınızda cenazeler kendilerini hissetiriyordu. Bazılarının artık ceset olduğunu bile anlamıyorduk çünkü hepsi tamamen yanmıştı. Cebindeki anahtardan mesela anlayabiliyorduk ceset olduğunu. Sonra onları da torbalara koyup çıkardık.
‘Ölü sayısı bu kadar az olamaz’
Son olarak H panosunun oradan da 17-18 kişi aldık. Daha fazla da birilerini bulamadık. Ardından arama kurtarma çalışmaları da sona erdi zaten.
Cenaze sayısını 301 olarak açıkladılar ama arada büyük bir boşluk var. Benim gördüklerime dayanarak; bu sayının çok daha fazla olması gerekiyor. Ölü sayısının bu kadar az olabileceğine inanmıyorum.”