‘Toplum İslami kurallara göre yönetilsin, bu açıdan İslam hukuku geçerli olsun, kim uygularsa uygulasın’ deseniz bile, hukuk olarak Osmanlı fıkıh geleneği mi, Selefi fıkıh anlayışı mı benimsenecek?
Ama Osmanlı fıkıh geleneği de kendi içinde tarihsel dönüşüm geçirdi, ancak on dokuzuncu yüzyıl sonunda Mecelle yazımı ile merkezi bir yapı kazandı. Kısacası, bu konu öyle geçiştirilecek bir mesele değil.
Hal böyle iken, yıllardır, muhafazakâr ve İslamcı çevreler laikliği zoraki kabul etmek durumunda kaldı, ama bunca zaman kimse ‘alternatif’ üzerine ciddi kafa yormuş değil.
İslamcılar, bunca zaman, ‘Selefi-otoriter İslam devleti’ modeli dışında bir siyasi ufuk geliştirebilmiş değiller, şimdilerde bu konularda daha ciddi kafa yoran tek tük İslamcı düşünür var, onların ileri sürdüklerini konuşabiliriz. Konuşalım, nedir İslamcıların özlediği toplum ve siyaset biçimi, bir anlayalım.