Kuşkusuz, işin içinde, referandum öncesi gerginlikten siyasi kazanç çıkarma, gerilimi bilinçli artırma hesabı var. Bu tam bir siyasal ufuksuzluk ve dahi siyasi kazanç uğruna toplumsal barışı, uluslararası ilişkileri feda etme sorumsuzluğu.
Ancak, daha kötüsü söylediklerinin sadece siyasi taktik olmama ihtimali, yani gerçekten de dünyayı ve yönettikleri ülkeyi, karşılaştıkları sorunları, hepsini bu çerçevede algılamaları.
Yani sahiden, kendilerinin sadece sandıkların değil, ‘tarihi seyrin ve ilahi takdirin seçilmişleri’ sanmaları, buradan hareketle misyonlarının tarihi ve hatta ilahi olduğuna inanmaları.
Sahiden, bu ülkede yaşayıp kendileri gibi düşünmeyen milyonlarca insanı, her türden muhalefet çevresini ‘düşman’ gibi ve/veya dış düşmanlarının piyonları olarak algılamaları.
Yani sahiden, dünyanın Türkiye etrafında döndüğünü sanmaları, dünyada dost düşman herkesin Türkiye’ye husumet konusunda anlaşmış ve büyük bir plan üzerine sözleşmiş olduğunu düşünmeleri.
Bir ülke için, iktidar çevresinin, siyasi taktik olarak gerilimden, toplumsal barışı dert etmemekten kazanç umması yeterince endişe verici, ama inanın, daha tehlikeli ve ürkütücü olan, dünyayı, Türkiye’yi, bu ülkede yaşayan farklı çevre ve insanları bu mercek altında görmek, siyasetini bu algı üzerine inşa etmek.
Halihazırda, ülke olarak, geleceğimize dair en büyük tehlike bu zeminde mayalanıyor.