Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, yeni hükümetin önceliklerini ‘ekonomik büyüme’, ‘terörle mücadele’ ve ‘başkanlık sistemini içeren yeni anayasa’ olarak sıraladı.
Kurtulmuş, bakanlar kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, yeni hükümetin bir ‘reform ve atılım hükümeti’ olduğunu söyleyerek, önceliklerinin ekonomik büyüme, ikinci gündemlerininse terörün sona erdirilmesi olduğunu söyledi.
Kurtulmuş, başkanlık sisteminin içeren yeni anayasa yapılmasınıysa üçüncü sıraya yerleştirdi.
Vize serbestisi şartlarını hatırlatan Avrupa ‘mızıkçı’
Devam eden operasyonlarda Sur, Silopi, Yüksekova’nın da bulunduğu beş ilçede yıkılan bina sayısının 6 bin 321 ve yeniden yapılanma için maliyetin de 1 milyar lira civarında olduğunu açıklayan Kurtulmuş, süreci sadece terörle mücadele değil, yeniden imar olarak da gördüklerini açıkladı.
Kurtulmuş yılan hikayesine dönen vize muafiyeti konusuyla ilgili olaraksa “Türkiye olarak üzerimize düşen sorumlulukların aşağı yukarı tamamını gerçekleştirdik. İrademizin sağlam olduğunu ifade etmek isterim. Türkiye’nin ciddiyetinin istismar edilmemesini temenni ederiz. Mızıkçı anlayış içinde Türkiye’nin vize serbestisini tehir etmek için bazı siyasetçilerin aldığı tavrı uygun bulmadığımızı ifade etmek isterim” diye konuştu.
Kurtulmuş, MGK toplantısının ardından yapılan açıklamada, ‘paralel devlet yapılanması’ için ‘terör örgütü’ tanımının kullanılmasıyla ilgili olaraksa şöyle konuştu: “Paralel devlet yapılanmasının daha önce MGK toplantılarında legal görünümlü bir illegal yapılanma olduğunun altı çizilmiş, devlet olarak topyekun mücadelenin esas alındığı belirtilmiştir. Bu tavsiye kararıyla paralel yapıyla mücadelede yeni bir safhaya geçilmiştir. Paralel devlet ilk kez MGK toplantısında bir tavsiye kararıyla terör örgütü olarak belirlenmiştir.”
‘Yeni konsepti medya üzerinden konuşmak doğru değil’
Hükümet sözcüsü, ABD’nin Türkiye üzerinden bir Cerablus harekatı önerdiği haberleri hakkındaki detaylarıysa detayları paylaşamayacağını söyledi.
Terörle mücadele hakkında bugün Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi’nin gündeme getirdiği yeni ‘konsept’in sorulduğu Kurtulmuş, hangi konseptin nerede ve nasıl uygulanacağının medya üzerinden konuşulmasını doğru bulmadıklarını söyledi. Birden fazla örgüte karşın eşzamanlı olarak birçok operasyon gerçekleştiğini anlatan Kurtulmuş, bu konuda eksik ne varsa, kırda ya da kentte mutlaka yapılacağını ifade etti.
Rusya ile devam eden kriz hakkındaysa başbakan yardımcısı, her iki ülkenin de diğerini gözden çıkaracak durumda olmadığını söyledi. Olayın sıcak savaş şartlarında gerçekleştiğini ve Türkiye’nin düşürülen uçağın kimliğini önceden bilmediğini söylediğini belirten Kurtulmuş, Putin’in önerdiği Türkiye’nin özür dilemesi şartından ise bahsetmedi.
Turist sayısında yaşanan dramatik düşüşe karşın alınabilecek tedbirler için ise Kurtulmuş sektörden gelen taleplere göre her türlü adımın atılacağını aktardı.
‘Başkanlık sözü verdik, şimdi unuttuk diyemeyiz’
Başkanlık sistemi ya da partili cumhurbaşkanlığıyla ilgili takvime ilişkin soruya ise Kurtuşmuş şu şekilde yanıt verdi: “Türkiye’de yeni bir anayasa 1980 darbesinden beri konuşuluyor. Bu yeni teklif içinde Türkiye’nin daha etkin bir yönetime kavuşması için bütün partiler görüşünü ortaya koysun. Türkiye’de kamuoyunun da içinde olduğu anayasa ve başkanlık sistemi tartışması işin içinde olsun. Seçim öncesi bu sözleri vermiştik, şimdi unuttuk diyemeyiz. En kısa zamanda meseleyi TBMM’ye getirmek isteriz. En kısa zamanda bizim başkanlık sistemiyle ilgili önerimiz getirilecektir.”
Kurtulmuş erken seçim gibi bir ihtimalin söz konusu olmadığını da sözlerine ekledi.
‘Yargı cumhurbaşkanlığı makamına bağlıdır’
Yargı mensuplarının Erdoğan’la ‘takılması’nda bir sorun görmediğini belirten Kurtulmuş, yargı kurumlarının cumhurbaşkanlığına bağlı olduğunu savundu: “Yargı kurum ve kuruluşları son olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en üst makamı olan cumhurbaşkanlığı makamına bağlıdır. Yüksek yargı mensupları başkanları, herhangi bir şekilde cumhurbaşkanı çağırdığı zaman bir toplantıya katılırlar. Yargı başkanlarının cumhurbaşkanımızın bulunduğu bir toplantıya katılması hiçbir şekilde yadırganacak bir husus değildir.”