Kenevir ve benzeri bitkilerin yasaklanması için 20. asrın ilk senelerinden itibaren başlayan çalışmalar zamanla milletlerarası bir anlaşmaya varılması ile neticelendi, anlaşmaya 1931’de biz de imza koyduk, kenevir üretimini denetim altına aldık ve tıbbî maksatlarla yapılacak üretim dışında yetiştirilmesini de yasakladık.
Ama, kenevir sadece yasağa konu olan sebeple, yani uyuşturucu elde edilebilmesi maksadıyla yetiştirilmiyordu; bu iş kenevirin diğer faydalarının yanında önemsiz bile kalırdı ve yasağa rağmen urgan, halat, ip ve kâğıt elde edilmesi maksadıyla Türkiye’de 1930’lardan itibaren kenevir ekilen alanların arttırılmasına çalışıldı.
Kenevir üretiminin öncülüğünü de, Atatürk’ün kurmuş olduğu Orman Çiftlikleri yaptı!
Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nde muhafaza edilen belgeler, Atatürk tarafından kurulmuş olan Yalova’daki “Baltacı”, Silifke’deki “Tekir”, Tarsus’taki Piloğlu” ve Adana’daki “Dörtyol Portakal” Çiftlikleri’nde kenevir ekimi konusunda ciddî çalışmalar yapıldığını gösteriyor. Belgelerden üretimin sonraları sadece bu çiftliklerle sınırlı kalmadığı; Kastamonu ve Sinop’ta da kenevir ekildiği, elde edilen ürünün urgan ve halat imâlinde kullanıldığı görülüyor.