H. AYHAN TİNİN
Sanat da var / Sanat-Toplum
insanatinart@gmail.com
Ünlüydü ünlü olmasına fakat, her şey 21 Ağustos 1911’de değişti.
Duvar boş kaldı ve yüz binlerce insan o boş duvardaki boş çerçevenin fotoğrafını çekmek için Paris’e, Louvre müzesine akın etti!
İnsanın akıl çağından, akıl sonrası çağa geçişinin ilk sinyalleriydi belki bu hastalıklı, boş çerçeve fotoğrafı çekmeyi seven kalabalık…
Vincenzo Perrugia “Ait olduğu yere, İtalya’ya geri dönmeliydi” diye, öyle hiç de filmlerdekine benzemeyen bir soygunla Mona Lisa’yı çalıp Floransa’ya evine götürmüştü.
İşte bu olay Mona Lisa’nın anlamını ve ününü sonuna kadar değiştirdi. Bugün halen dünyanın en çok bilinen ve üzerine söylentiler üretilen tablo neredeyse varlığını borçlu olduğu Leonardo Da Vinci’den bile daha ünlü oldu.
Mona Lisa ve onun ünlü gülümsemesi dünya tarihinde, silinmez bir şekilde yerini aldı.
Üzerine onlarca film çekildi ‘Mona Lisa smile’ adeta özgün bir deyim oldu.
Öyle sanıyorum ki dünya ve ülkemiz Covid bilinmezliğiyle bir Don Kişot öyküsü yazarken, Mona Lisa’nın gülümsemesi büyüyerek dünyayı izlemeye devam ediyor.
Ellerini, gözlerini telefonlarından ve tabletlerinden ayıramayan bir kalabalık “İşte yeni normal, dijitalleştik dijitalleştik” diye cıvıldadı.
Değerli ve sevgili sanatçımız Ercan Kesal’ın ‘Nasipse Adayız’ filmi 39. Altın Lale Film Festivali’nde en iyi yönetmen ödülü aldı. Yeni normalin sisi ve buğusu içinde kayboldu gazete sayfalarında… Bu güzel hikaye dileriz ki yalnız dijital platformlar yA da özel gösterimlerin sınırlı kalabalığından geniş kitlelere ulaşıp hak ettiği ilgiyi görür. Tiyatro dünyası birikmiş öfkelerini çıkardı cebinden, oyunlardan önce olmadık sözlerin perdeleri açıldı… Yeni normal! Müzeler açıldı sanal sanal turlarla, sosyal mesafelerin anti sosyal uzaklıkları içinde… İnsanın olmadığı hiçbir sanat üretimin ışığı yüreklere ulaşmadı.
Oysa Mona Lisa’nın çalınması bile daha sıcaktı. Tabloya dokunan bir insan vardı. Başka bir insan, usta bir sanatçı Picasso tablonun çalınmasında şüpheliler arasındaydı. Şair Apollinaire de… Hırsıyla, sanat aşkıyla, kıskançlığıyla insan!
Hani Sait Faik sormuştu ya bir öyküsünde “Neden oturuyorlar büyük apartmanlarda, sevemedikten sonra birbirlerini?” diye.
İnsanın olmadığı yerde, insanın insana uzak kaldığı yeni normale sosyal mesafeden gülümseyerek bakıyor Mona Lisa!
Çünkü gerçekten üzüntü verici biçimde komik her şey.
Üç ay boyunca eve kapandı dünya… Her şey sustu. Plastik eldivenlerle çıktık sokaklara, neden? Belli bir adette miydi bu Covid? İmha mı edildi? Yeni normalde herkes dip dibe, can cana, yan yana yaşarken hayatını ne oldu da bütün dünyada hastalık sayısı düşmeye başladı? Birileri, akıllı birileri bunu mantık çerçevesinde, matematikten, bilimden ve akıldan ödün vermeden anlatsın. Böyle yaşadığımız halde Covid bir krize dönüşecek şekilde artmıyorsa, birileri neden üç ay evde olduğumuzu anlatsın! Lafı kıvırmadan ama…
Mona Lisa’nın gerçek kimliği kadar belirsiz her şey… Floransalı ipek tüccarı ‘Francesco del Giocondo’nun eşi ‘Lisa Gherardini’ mi? Yoksa Da Vinci aynaya bakarak kendisini mi çizmiş? Beş yüz yıldan bu yana tartışıyor dünya.
Mona Lisa gülümsemeye devam ediyor.
Tiyatroların, sinemaların, müzelerin sezona nasıl başlayacağı, nasıl sürdüreceği belirsiz. Sosyal mesafeli koltuklara sosyal mesafesiz taksiler, otobüsler ve minibüslerle ulaşırken insanlar sanat üretiminde açılan sosyal yaranın büyüklüğünün kimler farkında? Ortak fikirler, projeler, önlemler oluşturulup yönetenlere sunulması gerekirken herkes kendi gemisini kurtarmanın derdinde mi yoksa?
Mona Lisa’nın gülümsediğini görenler var mı?
1950’li yılların sonunda Mona Lisa’yı taş ve asit yağmuruna tutan barbarlarla Covid’li olduğunu bile bile düğün dernek tatil gezenler arasında nasıl bir benzerlik var? Dünyanın bütün yönetenlerinin ekonomiler çökmesin diye hamburgercilerle mobilya imalathanelerini açıp tiyatro ve sinema salonlarını kapatması, kimseye tuhaf gelmiyor mu?
1913’de, iki yıl sonra Louvre’daki yerine yeniden ulaştı Mona Lisa. Kaybolmasıyla başlayan fırtına devam etmiş, yuvasına dönen ve ünü birkaç kat büyüyen tabloyu ilk hafta içinde yüz binlerce kişi izlemeye gelmişti.
İnsanlık mirası Louvre Sarayı’nda dünya çirkini bir cam piramidin altında Mona Lisa gülümsemeye devam ediyor.
Sanatın ve aklın yerini çapsız cehalete bıraktığı dünyada duvara yapıştırılan muz 500 bin dolar, dirseğe takılan maske 500 insan canı ediyor.
Aklı başında olanlar masaya buyursun! Önce insanlık, sonra sanat, bilim ve hakikat için…