KEMAL GÖKTAŞ
kemalgoktas@diken.com.tr
@kemalgoktas
Yargıtay, işyerinde psikolojik tacize (mobbing) beş yıla kadar hapis cezası öngören ‘eziyet’ suçundan ceza verilmesi gerektiğine karar verdi. Ancak Yargıtay başsavcılığının itirazı üzerine görüşünü değiştirdi ve beraat kararını onadı. Olayda savcılığın sanıklara ‘işkence’ suçundan dava açması da dikkat çekti.
Yargıtay kararlarına göre olay şöyle gelişti:
Türkiye Ziraat Odaları Birliği özel kalem müdürlüğünde memur kadrosunda sözleşmeli olarak çalıştırılmak üzere Ağustos 2010’da göreve başlayan mağdurun işine bir yıl sonra son verildi. Memurun, sözleşmenin gerekçesiz olarak yenilenmemesine karşı açtığı davada Ankara 4’üncü İdare Mahkemesi yürütmenin durdurulması ve iptaline kararı verdi. Böylece memur, mahkeme kararı ile 2012 yılı ekim ayında kuruma geri döndü. Ancak Birlik yönetim kurulu, memuru altı ay süreyle Aziziye Ziraat Odası’nda çalışmak üzere geçici yetki ile görevlendirdi. Bu karara karşı da mahkemeye giden memur, Ankara 9’uncu İdare Mahkemesi’nden yürütmenin durdurulması kararı aldı. Mahkeme kararına istinaden Mart 2013’de Ankara’ya dönen memura bu defa kurumda özel oda verilmediği gibi kurumun bodrum katında şoförlerle birlikte aynı odada mesaiye zorlandı. Memur Nisan 2013 tarihinde bu defa geçici görev ile Diyarbakır’a gönderildi. Bu karara karşı da dava açan memur, yine yürütmenin durdurulması kararı almayı başardı. Geçici görevlendirmeye son verilerek Ankara’ya tekrar çağrıldı.
Savcı işkence suçundan dava açtı
Mahkeme kararlarına rağmen bir türlü görevine başlatılmayan memur, Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Savcılık, aralarında başkan Şemsi Bayraktar’ın da olduğu yönetim kurulu üyeleri hakkında ‘işkence’ suçundan dava açtı. Ankara 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada mahkeme sanıkların beraatine karar verdi.
Dosyanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 8’inci Ceza Dairesi 1 Mart 2018’de verdiği kararla mahkemenin beraat kararını yönetim kurulu başkanı açısından bozdu. Dairenin kararında Türk Ceza Kanunu’nun 96/1’inci maddesine göre ‘bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişilere’ hapis cezası verileceğinin düzenlendiği hatırlatıldı. Kararda, madde gerekçesine göre eziyetin ‘bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunulması’ olarak tanımlandığı belirtildi.
‘Mobbinge, eziyet suçundan ceza verilmeli’
Bu tanıma göre sadece fiziksel değil, ruh sağlığına yönelen ihlallerin de eziyet suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine işaret eden daire, mobbingin (psikolojik taciz) de işyerinde çalışanlara, diğer çalışanlar veya işverenler tarafından sistematik biçimde uygulanan, tekrarlanan her türlü kötü muamele, tehdit, şiddet, aşağılama gibi davranışlar olarak ifade edildiğine dikkat çekti.
Kararda, Türkiye Ziraat Odaları Birliği genel başkanı olan sanığın yönetim kurulunun da başkanı olduğu, konumu itibariyle personel üzerinde sahip olduğu idari güç ve yetkinin de dikkate alınması gerektiğine işaret edildi. Kararda başkanın, mahkeme kararlarıyla Ankara’ya dönen mağdura ‘tecrübesine ve işyerindeki pozisyonuna uygun şekilde görev vermeyerek sırf sıkıntı vermek, onu rencide ve pasifize etmek kastıyla binanın bodrum katında kurum şoförlerinin kullandığı telefon ve bilgisayar gibi gereçlerin bulunmadığı odada mesai yaptırmaya zorladığı’ anlatıldı. Bu fiillerin ‘belirli bir süre sistematik biçimde devam eden, değersizleştirme, yıldırma ve işten uzaklaştırmayı amaçlayan; psikolojik saldırıya konu eylemler’ olduğu kaydedilen kararda bu eylemlerin ‘işleniş biçimleri ve sonuçlarına göre eziyet boyutuna vardığı bu sebeple yüklenen eylemlerin bir bütün halinde eziyet suçunu oluşturduğu’ sonucuna vardı. Daire bu gerekçeyle yerel mahkeme kararını bozdu.
‘Eziyet olmaz’ diyenler
Karar oy çokluğu ile alındı. Karara karşı çıkan üyeler yazdıkları karşı oy yazısında, eziyet suçundan ceza verilebilmesi için fiillerin belirli bir süre devam etmesi gerektiğini savundu.
Yargıtay ceza dairelerinin ‘lise servisinde birlikte seyahat eden son sınıf öğrencilerinin birinci sınıf öğrencisini sürekli tartaklamalarını, işyerindeki birini istifaya zorlamak için sürekli cinsel sataşmada bulunulmasını, kişiyi süreklilik arz edecek şekilde soğuk suyun altında tutmayı ve süreklilik arz edecek şekilde saç çekmeyi’ eziyet suçu kapsamında gördüğünü hatırlatan muhalif üyeler, dava konusu olayda ‘yargı kararlarının uygulanması veya şeklen uygulanarak sonuçlarının etkisiz hale getirilmesi şeklindeki fiillerin’ eziyet kapsamında değerlendirilmesinin olanaklı olmadığını savundu.
Yargıtay’ın önceki kararlarına göre bu fiillerin ancak görevi kötüye kullanma olabileceğini savunan üyeler, sanığa eziyet suçundan değil, TCK’nın 117/2’nci maddesince tanımı yapılan kişiyi insan onuru ile bağdaşmayacak çalışma koşullarına tabi kılma suçundan ceza verilebileceğini savundu.
İtiraz üzerine karar değişti
Dairenin bu kararına Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz etti. Bunun üzerine dosyayı yeniden inceleyen daire bu defa görüş değiştirerek sanıklara verilen beraat kararını onadı. Ancak bu karar da oyçokluğu ile alındı. Karara karşı çıkan bazı üyeler, dairenin önceki bozma kararında belirtilen görüşleri bu defa ‘karşı oy’ yazısında savundu.