Reisicumhur Erdoğan, “Fizik, kimya zorunluysa neden din dersi tartışılıyor?” sözleriyle, sokaktaki insana “Hakikaten ya, neden?” dedirtebilir. Ancak birazcık insanlık tarihi bilgisine sahipseniz, eğitimde tek bir din ve mezhebin dayatılmasının maneviyat değil bir dogma (*) olduğunu bilirsiniz. Fizik, kimya, biyoloji dersleri zorunlu; çünkü dünyanın nasıl döndüğünü, neden hastalandığımızı ve nasıl sağlıklı olabileceğimizi, elektrikten manyetik alanın nasıl işlediğine; kısacası hayata dair en temel ve tartışmasız bilgileri bilim sayesinde elde ettik.
Toplumlar pozitif bilimlerdeki ilerlemeler sayesinde gelişiyor, güçleniyor, zenginleşiyor. Elbette her gelişme ve kalkınma ideal yollarla gerçekleşmiyor; her zengin ülke de mükemmel değil. Ancak geçmişte yapılan hataları tekrarlamamanın yolu, yine bilimden ve akıldan geçiyor.
Din, maneviyatın tek kaynağı da değil. Her şeyden evvel, kişisel bir tercih. Eğer böyle olmasaydı bugün yerkürede yaşayan 7 milyar insanın aynı din ve mezhebe inanmaları gerekirdi. Kaldı ki her dindarın maneviyatı illa kuvvetli olmuyor. Keşke öyle olsa! Maalesef kendine dindar diyenler de suç işliyor, din adına nice katliam, hırsızlık ve haksızlık yapılıyor.
Zorla güzellik olmaz. Madde bağımlılığıyla mücadele etme gerekçesiyle dini zorunlu ders yapmak da sonuç getirmez. Eğer gençleri gerçekten dine özendirmek istiyorsanız, öyle bir ders içeriği hazırlarsınız ki öğrenci dinler tarihini, kültürünü; Arap Yarımadası’nda çığır açan bilimsel buluşların yerinde bugün neden yeller estiğini aktarırsınız.