Adana’da 11 çocuk ve 18 yaşında bir eğitmenin yanarak can verdiği yurttaki yangına ilişkin davanın yedi sanığından bir kısmının avukatlığını eski HSYK üyesi ve Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Gökçen üstlendi.
Gökçen, aynı zamanda Marmara Üniversitesi’nden ‘Bu suça ortak olmayacağız’ başlıklı bildiriye imza attığı için akademisyenlerin ihraç edilme sürecinde imzası bulunan isimlerden birisi.
Süleymancılar Cemaati’nin Aladağ ilçesinde bulunan yurdunda 9 Kasım 2016’da meydana gelen olayda 10’lu yaşlarında 10 çocuk, yurt müdürünün altı yaşındaki kızı ve 18 yaşındaki bir eğitmen hayatını kaybetmişti.
Yangınla ilgili bir bilirkişi raporunda personelin yangın eğitimi almış olması halinde facianın önlenebileceği belirtilmiş, sorumluların bazılarının asli, bazılarının tali kusurlu olduğu kaydedilmişti.
Evrensel’den Fatih Polat’ın haberine göre, 2016 yılının aralık ayında Marmara Üniversitesi’ndeki 32 akademisyen hakkında başlatılan disiplin soruşturmasında, soruşturma komisyonu akademisyenlerin ‘devlet memurluğundan çıkarılmasını’ önermiş, karar rektörlük tarafından da uygun bulanarak, onay için YÖK’e gönderilmişti.
Soruşturma komisyonu üyeleri, Prof. Dr. Turan Yıldırım, Prof. Dr. Ahmet Gökçen, Prof. Dr. Selami Kuran, Prof. Dr. Mehmet Akman ve Prof. Dr. Talat Canbolat’tan oluşuyordu.
Marmara Üniversitesi’nde görev yapan ve bildirinin ilk imzacıları arasında Prof. Dr. İbrahim Ö. Kaboğlu, Prof. Dr. Özdemir Aktan, Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu, Prof. Dr. Fuat Ercan, Yrd. Doç. Dr. Özgür Müftüoğlu ve Dr. Egemen Cevahir gibi isimler yer alıyordu.
YÖK’ün gönderdiği yazı üzerine üniversite yönetimince başlatılan disiplin soruşturması, söz konusu bildiride yer alan şu ifadelerle gerekçelendirildi: “Türkiye Cumhuriyeti … ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak… tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir. …bu kasıtlı ve planlı kıyım Türkiye’nin kendi hukukunun ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir. … Devletin başta Kürt halkı olmak üzere … katliam uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini… ulusal ve uluslararası gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz. Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son verilmesini talep ediyor… bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı…”