Şu anki sistemde yasama ve yürütme birbirinin içine geçmiştir. Yürütme yasamanın (TBMM) içinden çıktığından, dengelerin hassas kurulduğu dönemlerde, yürütme yasamanın baskısına maruz kalmakta, öte yandan, güçlü bir yürütmede ise hükümet parlamento ve yasama sürecini tek başına kontrol edebilmektedir.
Şu an için güçler ayrılığına fiilen sahip değiliz. Bu ne hükümetin, ne de muhalefetin kusurudur. Sistem bunu doğurmaktadır. Güçlü bir iktidar olan AK Parti esasen bir durumu gönüllü biçimde yitirmek istemektedir.
Cumhurbaşkanlığı sisteminin bir avantajı da, aşırılıkçı hareketlerin kilit duruma gelmesini, hükümet kurmasını engellemesi, siyasetin toplumun ağırlık merkezini dikkate almasını sağlamasıdır. Ancak marjinal partiler ve azınlık grupları da yasama Meclis’ine daha kolay girerler. Çünkü ülke barajı gereksiz hale gelmiş, kaldırılmıştır. Böylelikle çoğulculuk sistemde kriz üreten değil, katkı veren bir işleve sahip olur.
Sistem değişikliğinin son düzlüğe girmesiyle döviz üzerinden yaşadığımız saldırı dikkati çekmektedir. Vatandaşın şunu sorması lazım: Neden küresel finans sistemi benim hükümet sistemimle bu kadar yakından ilgili? Cevabı basittir. Bu değişiklik ile Türkiye’yi etkileme, kontrol etme ve sömürme güçlerini kaybedeceklerdir. Sadece bu durum bile bu değişikliğin ne kadar hayırlı olduğunu kanıtlamaya yeterlidir.