KAAN SEZYUM
Akıl ve mantık fiili durum karşısında askıya alındı. Olan her kötülüğün arkasında bizi çekemeyenler ve onların iplerini çeken üst akıl vardı. Akıl akıldan üstündü ama üst akıl hepsinden üstündü…
Hızlı kınadık dikkat edersen
Vezneciler’deki patlamadan sonra yapılan bir iki açıklamayı anlamakta güçlük çektim.
Mesela birinde: “Tabii ki şehitlerimiz var ciğerimiz bu noktada hakikaten kan ağlıyor ama her şeyin bir bedeli var” deniyordu…
Acaba neyin bedelini ödüyoruz merak ettim. Barış ve sosyal refah dolu bir ülkede olmanın bedeli de olabilir, anlayış ve hoşgörü rüzgarları esen ve günden güne yeni değerler olan bir ülke olmamızın ve bu durumu çekemeyenlerin üzerimizde oynadıkları korkunç planların bedeli olabilir…
Bir diğeri ise “İlk insanla başlayan bu mücadele kıyamete kadar sürecek” tarzındaki terörle mücadeledeki kararlılığımızı daha insanlık bir kişiyken, hiç kimse ortada yokken başlattığımızı işaret eden bir toplum olduğumu yönündeki açıklamaydı. İlk insan biliyorsunuz tek başına ama onun tek başına olmasına karşı çıkan bir üst akıl var.
İlk gelen kişi de direkt sebebi oluyor…
Neyse ne, patlamadan sonra yaralıların getirildiği acil girişinin kapısına makam aracıyla park etmek yapılacak en hızlı taziyeydi.
Kimse birliğimizi test etmeye kalkmasın.
En önemli soru
Vezneciler’deki saldırıda yaralanan bir kadın yaşadığı anları cumhurbaşkanına anlatırken başkanımız yaralı kadının yakınına, “Kürt müsün Arap mısın?” diye sordu… Yerinde bir soruydu. Tebrikler.
Aklıma 2015’te Nobel Ödülü sahibi bilim insanı Aziz Sancar’a sorulan soru geldi nedense.
Liselilerin yükselişi
Şu sıralar gençler de fenalarda. Okulda her şeye atarlanan müdürlerden, her şeyden huylanan, kendilerine liseyi dar eden yöneticilerine karşı tepkililer.
Haftanın açılışı İstanbul Lisesi’nden geldi. Mezuniyet konuşması sırasında müdürlerine arkalarını döndüler. (Müdür Bey fena ayar olmuştur kesin)… Şimdi de Cağaloğlu Anadolu Lisesi ve Kadıköy Lisesi’nden benzeri sesler çıkmaya başladı.
Gençleri en azından şu birkaç yıl özgür bırakın, hayatlarını yaşasınlar, sonra yine istediğiniz gibi karartırsınız hayatlarını.
Gördüğünüz gibi akıl sahibi olmak için üniversite diploması yetmiyor.
Kavramsal biat
O esnada başka bir yerde başka bir lisede, bambaşka şeyler oluyordu. Müdür bey otoriteye sevgisini ve bağlılığını öğrencilerden kavramsal sanat yaparak göstermek istiyordu.
Şimdi içimiz rahat etti
Milliyet’in bu manşeti gerçekten içimi yağlarını eritti. Eğer Türkeş’le el sıkışan olursa barış olacakmış. El dezenfektanı şart.
Temizlik burada
84 günlük sokağa çıkma yasağından sonra Nusaybin’den gelen görüntü terörün nasıl bitireceğini çok net gösteriyor. Ortam bu hale gelene kadar her şeyi düzleyip üzerine de bayrak çekerseniz terör anında sonlanıyor.
Pek bir şey kalmamış ortalıkta ama olsun, çok yakında her şeyin bir TOKİ’si bulunur.
Ramazan özel
Ramazan’ın gelmesiyle birlikte tüm tv kanalları Ramazan için özel hazırladıkları programları devreye soktular.
Nihat Hatipoğlu’nun klasikleştirdiği ‘bir bilene sorma’ seansları da tüm hızıyla başladı.
Tabii bu noktalarda sorulan sorular da ister istemez insanın dikkatini çekiyor. Eskilerden yenilerden bi hatırlayalım.
Listelerin yıldızı ülke
Türkiye’yi herhangi bir listede bulmak için ya listenin tepesine ya da dibine bakmak gerektiği gerçeğine artık iyice alıştık. Bakın bu sefer de Transparency International’in araştırmasında gelişmiş dünyanın yolsuzluk ikincisi, Avrupa’nın yolsuzluk birincisi olarak çıktık!
Dünyaya bedeliz. Meksika akıllı olsun, iki harekette elinden alırız anahtarlarını. Sıralı tam liste ve haberin detaylarını şuradan inceleyebilirsiniz.
1. Meksika
2. Türkiye
3. İtalya
4. Yunanistan
5. Slovakya
6. Macaristan
7. Güney Kore
8. Çekya (Yeni ismi bu değil mi?)
9. İspanya
10. Slovenya
O esnada başka bir yerde
Bizde böyle “Kürt müsün Arap mısın?”, “Kan testi lazım sana”, “Doğurmazsan yarım kadınsın” muhabbetleri gündemimizi ve mantığımızı meşgul ederken, insanca yaşam için hoşgörünün ve karşılıklı anlayışın, toplumsal çeşitliliğin önemli olduğunun bilincinde olan yerlerde ise bambaşka şeyler oluyor.
Tamam hemen yarın Aksaray’a gökkuşağı bayrağı çekilmesin ama sokakta da Sevgi Yürüyüşü’ne çıkan insanlara polis su sıkmasın, gaz atmasın. Yoksa atsın mı? Dik durmak neydi? Dik durmak inattı, dik durmak tahammülsüzlüktü.
Almanya şaşırma
Almanya’nın 1915 olaylarını soykırım olarak tanımasının ardından çoğu siyasetçi tarihimizin temizliğinden, tarihte hiçbir hatamız olmadığından ve tam anlamışla bir hoşgörü merkezi olduğumuzdan bahsederken, ah keşke şöyle protestolar olmasaydı…
Gerçekten de hoşgörü ve anlayış dolu bir protesto olmuş.
Turks in Istanbul respond to Germany recognising the Armenian Genocide with “The best Armenian is a dead Armenian”. pic.twitter.com/CXkahodGVk
— Dr Partizan (@DrPartizan_) June 7, 2016
Bakan bu, buna konuş
Yarım kadın, çeyrek tetyze muhabbetine hiç girmeyeceğim, zaten böyle bir şeyi ülkenin en yetkili abisinden duymak çok üzücü. Bakın, o esnada bilmemkim şöyle bir şey yaparsa, diğeri şu şekil bir şey yapar tarzı takılıyoruz yine.
Söz konusu değerli isim sağlık denince ülkemizde akla gelen isim Reeee…. yok bildiğiniz sağlık bakanı Reeeeecep Akdağ!
Kendisi “Suni bir algı ile entelektüel ortam oluşturup ihtiyaç yokken doğum yapacak bir kadını ameliyat ederek….” Of sıkıldım.
Entelektüel ortam oluşturmayın ya! Entelektüel ortam ne ya? Bu nasıl bir yaklaşım? Yani en basitinden “entelektüel” olmayı yeren, hor gören bir bakış açısı. Kahrolsun enteller. Hep bu üst entellerin işi bunlar.
Ya güzel argümanla gel ciğerimi ye. Bana entelektüel ortam oluşturma.
O esnada bambaşka bir yerde
İsviçre’de herkese devletten maaş bağlanması önerisi referandumda reddedildi.
Öneri, çalışan ya da çalışmayan tüm İsviçre vatandaşları ve ülkede yasal çalışma izniyle en az beş yıldır yaşayan tüm yabancılara koşulsuz maaş verilmesini öngörüyordu.
Önerinin destekçileri, bunun “Düzenli maaşı olan iyi iş bulmanın giderek zorlaştığı bir dünyada yoksulluk ve eşitsizliğe çözüm olacağını” savunuyordu.
İsviçre milli iradesi öneriye “Gerek yok” dedi.
Bu arada aylık önerilen mayış yaklaşık 2500 dolardı.
Fikir onaylanmasa da bu noktaya kadar böyle bir fikrin gelip referanduma kadar gidilebilmesi düşüncesi bile güzel.
Müzik saati
Siz bu satırları okurken ben çok olmasa da biraz uzaklarda olacağım. Ama olduğum yerde de internetten açıp şu seti dinleyeceğim.
Set Kaan Düzarat’a ait, kendisi bence ülkemizdeki müzik alemindeki kritik isimlerden biridir.
Ritimleri, parçaları birbirine yedirerek geçirir, çok güzel bir enstrüman koleksiyonu vardır, nefis bir koleksiyonu ve çok iyi bir insan olma özelliğinin yanı sıra müzik konusunda da seçkisine güvenebileceğiniz ender isimlerden biridir.
Bu kadar yağcılıktan sonra sizlere kendisinin Anadolu Pop setini sunmak isterim. 1 saat 11 dakika, bırakın, arkada çalsın, kan yapar.
Kapatırken
Arada Muhammed Ali öldü, bir sürü başka şey daha oldu. Sizlere naçizane önerim gündemin hayatınızı karartmasına engel olmanız. Umutsuzluğa kapılmayın, ölmedikçe bu halay bitmiyor, ölünce de zaten sorun yok.
Bir sonraki haftaya kadar sevelim sevilelim…
Bu vesileyle de sevdiğim piyanistlerden Michel Petrucciani’nin güzel bir konserini sizlerle paylaşmak istiyorum. Kendisini vefat ettiğinde Paris’te Pere La Chaise mezarlığında Chopin’in yanına gömdüler.
Gün olur da oralara gidip görürseniz benden de bir selam söyleyin.