MURAT SEVİNÇ
Bugün 18 Mart. Dünya tarihini değiştiren, akıllara durgunluk veren direnişin, Çanakkale’nin yıldönümü. Neredeyse bir neslin toprağa düştüğü bir direniş. 18 Mart sonrasındaki kara savaşlarındaki zaferlerde çok önemli katkısı oldu, genç Anafartalar Komutanı Mustafa Kemal’in. Efendim, 18 Mart’taki boğaz savaşında Mustafa Kemal yokmuş, şuymuş buymuş… Geçelim bunları.
Farklı coğrafyalarda görev yapan o genç asker, yıllar sonra bir devlet, ‘Cumhuriyet’ kurdu.
Mustafa Kemal, Cumhuriyet’in başlıca mimarı. Mustafa Kemal bir insan. Mustafa Kemal, yetenekli bir asker ve siyasetçi. Mustafa Kemal ideali olan, hedefleri olan bir insan. Onların peşinden gidecek kararlılığa sahip. Her ‘kurucu’ gibi, koşulları çok iyi değerlendiren, pragmatizmden kaçınmayan bir insan. Mustafa Kemal, çevresindekilerden, diğer kuruculardan farklı meziyetleri olan bir insan. Mustafa Kemal, zaafları olan, endişeleri olan, hata ve başarıları olan, sevapları ve günahları olan bir insan. Asker ve siyasetçi, devlet adamı. Her asker ve devlet adamı gibi, eleştirilebilir, eleştirilmesi gereken bir insan.
Mustafa Kemal, batı uygarlığı hedefine yönelmiş bir devletin, II Mahmut ile başlamış Osmanlı-Türk modernleşmesinin son derece parlak bir ürünü. Batıcı, pozitivist, bilimci. Evet, koşulların sonucu ve evet, o koşulları değiştirebilecek niteliklere sahip.
Mesele, sevmeyenin de saygısını kazanabilmekte. Saygınlık, talep değil, arz edilen bir nitelik. Mustafa Kemal, halkının ve dünyanın saygısını kazanmış bir insan. Bakmayın siz, vefatının ardından onun takipçisi olduğu iddiasındakilerin saçma sapan uygulamalarına. 21. yüzyılda, 1930’ların dünyasını hayal edebilen ve buna ‘Atatürkçülük’ diyebilen şuursuzlara.
Mustafa Kemal, bir ‘lider.’
Paramparça edilmiş, işgale uğramış İmparatorluk’tan, bir ‘Cumhuriyet’ filizlendiren ‘halk hareketinin’ başında olduğu için değil yalnızca. Bazı sözleri nedeniyle de, bir ‘lider.’
Çanakkale, aylara yayılan büyük bir direniş. Direniş’in mimarlarından Mustafa Kemal, savaş görmüş, ölüm görmüş askerler gibi, insanlar gibi; ‘diri’ kadar ‘ölüye’ de saygıda kusur etmeyen bir insan. ‘Barışın’ kıymetini biliyor; savaştığı, genç ölüler gördüğü, kan ve ateş gördüğü için.
Mustafa Kemal, 18 Mart direnişinde varmış yokmuş, boş geçin bu zırvayı.
Belki biraz çocuksu gelecek, bilemem, ama her okuduğumda aynı duyguları yaşadığım bazı ifadelerin sahibi aynı zamanda, Mustafa Kemal.
‘Düşman’ askeri için şunları söylüyor:
“Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar. Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sessizlik içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçikle yan yana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar. Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”
Mustafa Kemal, toprağını işgale gelip yaşamını kaybeden düşman askeri, ‘işgalci devletlerin eline silah verip gönderdiği gencecik çocuklar,’ için sarf ediyor bu sözleri. ‘Düşman’ için. İşgalci devletlerin genç insanlarının, ‘cenazeleri’ için.
Yalnızca savaştığı, yalnızca Kurtuluş Savaşı ve yalnızca kurduğu Cumhuriyet için değil…
İşte bu ifadelerin sahibi olduğu için o insan, Mustafa Kemal Atatürk, bir lider. Saygınlığını, ‘hak’ eden bir lider…