Geçen gün bir yabancı gazeteci arkadaşın söyledikleri kafama takıldı. Doğu’dan ve Batı’dan pek çok ülkeyi yakından tanıyan meslektaş, birkaç yıldır yaşadığı Türkiye deneyiminden burada zamanın tersten aktığı sonucunu çıkarmış!
“O ne demek?” diye sorduğumda şöyle açıkladı: “Başkanlık konusunu alalım. Önce fiilen başkanlık sistemine geçildi. Meclis’te tartışma, referanduma gidiş daha sonra. Zaman doğru aksaydı, önce referanduma gidilir sonra başkanlık sistemine geçilirdi.”
Bizim zamanı tersten akıttığımıza o kadar ikna olmuş ki, peş peşe bir sürü örnek sıralıyor:
“El Bab haberlerine bak! Önce en üst düzey yöneticiler girildiğini, alındığını, operasyonun bittiğini açıklıyor. Öyle manşetler atılıyor. Sonra tekrar tekrar giriliyor, alınıyor. Zamanın tersten akması bu; alınmadan alındığı söyleniyor, sonra alınıyor, alınacak!”
Hak vermemek elde değil.