ERAY ÖZER
Kuzguncuk İstanbul’un özel semtlerinden. Onu özel kılan sadece Boğaz’daki konumu, tarihi, sakinleri veya efsane Türk dizilerine fon olması değil. Belki de çoğumuzun Gezi Parkı’yla önemini idrak ettiğimiz çevre hareketinin, üstelik sakinlerinin desteğiyle vücut bulduğu ilk semt olması nedeniyle de özel bir yer Kuzguncuk.
Evet, Kuzguncukluların 90’lardan bu yana türlü ‘tehlikeler’e karşı savunageldiği Kuzguncuk Bostanı ve onun etrafında yeşeren yerel çevre mücadelesinden bahsediyorum.
Bugünlerde Kuzguncuk Bostanı, semtlilerin dilindeki adıyla İlia’nın Bostanı etrafında tuhaf bir tartışma dönüyor.
Tartışma kısmına geleceğim ama konunun daha iyi anlaşılabilmesi için bostanın yeşil kalmasını sağlamak amacıyla verilen mücadelenin tarihine değinmek gerekiyor.
İlia’nın Bostanı etrafındaki tartışmanın kökeni 1990’lı yıllara dayanıyor. O yıllarda buradaki araziyi kiralayan ve bugünün CHP Milletvekili Mehmet Haberal’ın başında yer aldığı vakıf buraya önce özel hastane yapmak istiyor.
Mahallelinin bostanı kaybetme korkusuyla ilk kez tepki vermesi de bu yıllara rastlıyor. Akabinde yine Haberal’ın ekibi, hastane fikri yerine bu kez özel okul fikriyle ortaya çıkıyor. Semtli betonlaşmaya bir kez daha karşı çıkıyor.
Semtli kelimesinin altını çizmek isterim. Bu kısım önemli. Arşivlere girince görmek mümkün, sahiden de Kuzguncuk sakinleri o yılların ‘eylem’ anlayışının epey ötesinde, eğlenceli, komik ve samimi eylemlerle bostanı savunmaya çalışıyor. Bostanda piknikli eylem mi dersiniz, kadınlar günü mü… Tabii eylemin formatı piknik olunca müdahaleye gelen polislere de elleriyle yaptıkları dolmaları ahaliye yutturan teyzeleri izlemek kalıyor.
Haberal araziyi terk etmek zorunda kalıyor
Eylemler sonuç veriyor ve Haberal grubu pes ederek bostandan çıkıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait arazi bir kez daha kiraya çıkınca, bostan hareketinden doğan Kuzguncuklular Derneği bir kooperatife dönüşerek araziyi kiralamaya niyetleniyor.
Kendilerine epey yüksek gelen kira masrafını karşılamak için de bostanın yeniden yeşil alan olarak kalmasını sağlayacak ve aynı zamanda da bir gelir getirecek ilginç bir proje geliştiriyorlar.
Projenin detayına şu anda girmiyorum. Sadece şunu söylemek lazım: Proje, kirada indirim talebiyle Cumhurbaşkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne gönderildiğinde tarih 2002. Bundan tam 12 yıl öncesi.
Ama kooperatif mali dengeyi sağlayamıyor ve bostan arazisi kiralanamıyor. Proje hayata geçirilemiyor.
Fakat yine semt sakinlerinin araya girmesiyle araziyi fidanlık işi yapan bir şirket kiralıyor. Semtli, en azından arazinin yeşil kalacağını düşünerek bir miktar rahatlıyor.
100 yıllık nar ağacı kesilince…
Bostan arazisinde 10 yıl kadar kalan fidanlıkçılar geçen yıl araziden çıkınca bu kez arazi yaklaşık 22 bin lira aylık kira bedeli karşılığında Üsküdar Belediyesi’ne geçiyor. Belediye ekipleri bu yılın Nisan ayında budama amacıyla araziye girip özensiz bir budama işlemi esnasında yüz yıllık bir nar ağacını kesmeye kalkınca mahalleli bir kez daha ayağa kalkıyor.
Bostan etrafında bir kez daha birleşen mahalleliyle birlikte Üsküdar Belediyesi’ne tepki gösterenler arasında bu kez Bostan Dayanışması gönüllüleri de bulunuyor.
Devamında Kuzguncuklular Derneği, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen’le görüşüp belediyenin araziye ilişkin planını öğrenmek istiyor. Belli ki, belediyede o esnada çok net bir fikir oluşmuş değil ama herhangi bir yönlendirme olmaması durumunda bostana park, çay bahçesi gibi bir şey yapılması planlanıyor.
Şaşırtıcı olan yaşanıyor: Belediye projeyi itirazsız kabul ediyor!
Arazide betonlaşmayı reddeden dernek, 12 yıl önce rafa kaldırmak zorunda kaldıkları ‘Halka Açık Tarım ve Eğitim Projesi’ni Başkan Türkmen’e sunuyor ve asıl şaşırtıcı gelişme burada yaşanıyor: Belediye projeyi hiçbir kısmında değişikliğe gitmeden kabul ediyor.
Proje, özetle küçük bahçelere ayrılan bostan arazisinde kurayla belirlenecek kişilerin belirli bir dönem ekim-dikim yapması üzerine kurulu. Öncelik Kuzguncuk sakinlerine ait.
12 yıl önceki versiyonda gelir kaygısı nedeniyle aylık bir kira bedeli karşılığı tahsis edilmesi planlanan ekim-dikim alanlarının, belediyenin hayata geçirdiği versiyonda insanlara bedelsiz olarak kurayla dağıtılması planlanıyor.
Dayanışma derneğin projesinden rahatsız
Şimdi gelelim son yaşananlara… Bostan Dayanışması, Hobi Bahçesi adını verdikleri projenin yapımından pek hoşnut görünmüyor. Onlar arazinin bostan olarak kalması gerektiğini düşünüyor. Fakat kimde, nasıl, hangi plan, proje dahilinde bunun olabileceği, benim anladığım kadarıyla biraz havada kalıyor.
Ayrıca belediyenin alana yaptığı masraf karşılığında projenin zamanla şekil değiştirebileceğine dair de bir endişe var.
Buna karşılık Kuzguncuklular Derneği neredeyse 22 yıldır bu mücadeleyi genç, yaşlı, esnaf, işçi fark etmeksizin bizzat mahalle sakinleriyle sürdürdüklerini, bostan arazisinde herhangi bir yapılaşmaya izin vermediklerini, bundan sonra da vermeyeceklerini belirtiyor.
STK’ların gözü arazinin üzerinde
12 yıl önce bizzat kendileri tarafından oluşturulan projeye şu ana dek belediyenin sıkı sıkıya bağlı kaldığını, sadece kendilerinin değil Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası, İstanbul Kent Savunması gibi örgütlerin de gözünün arazide devam eden çalışmada olduğunun altını çiziyor. Projeden sapılması durumunda bizzat derneğin semt sakinleriyle birlikte duruma müdahale edeceği, tepki göstereceği vurgulanıyor.
Dernek ile Dayanışma’nın bazı üyeleri arasında manasızca yükselen bir tansiyon var. Facebook yazışmalarından bunu takip etmek mümkün.
Daha kötüsü semt sakinlerinin bir bölümden de Dayanışma üyelerine karşı agresif davranışlar gösterenler olmuş. Bu durum her iki tarafı da endişelendiriyor.
Bostan Dayanışması da kontrol mekanizmasına dahil olsa…
Konunun özeti bu.
Çocukluğu Langa Bostanı’nın neredeyse içinde geçmiş birisi olarak şehir merkezlerinde büyük bostan arazilerini korumanın ne yazık ki günümüzde pek mümkün olmadığına inanıyorum. Buna karşın yeşil alanların yeşil kalması için yerel yönetimler üzerinde her türlü imkanı kullanarak baskı oluşturmak gerekiyor. Fakat bunu yaparken, adı üstünde yerel olanın desteğini sağlamak, o coğrafyanın yerlisiyle hareket etmek, onların desteğini almak büyük önem taşıyor.
Yerel yönetimler üzerindeki baskı sonuç verir ve talepler kabul görürse durmaksızın niyet okumak da sağlıklı değil. Sürecin takipçisi olmak, yerel yönetimi çevre örgütleriyle birlikte denetlemeye devam etmek ve yapılan işin sahiden amacına uygun olup olmadığını kontrol etmek gerekiyor.
Bostan Dayanışması’na da Kuzguncuk’ta bostan arazisinde devam eden projeye Kuzguncuklular Derneği ve semt sakinleriyle birlikte sahip çıkmak, kontrol mekanizmasındaki yerini almak düşüyor. Sanki…