Zeki olmanın havalı olduğu birkaç yıldır üzerinde uzlaşılan bir şey. Bunun yanına kitap okumanın iyi hissettiren yanı da keşfedilmesi de eklenince iş #KitapChallenge’a kadar uzandı.
Bu slogan aslında bilimsel komedi dizisi ‘The Big Bang Theory’nin mottosu. İlk duyulduğunda heyecan yaratarak kabul gören bu söz, kısa sürede ana akım bir hale geldi.
Zamanlama tesadüfi midir bilinmez ama dizinin çıktığı yıllar aynı zamanda sosyal medyanın toplumsal dönüşümü beraberinde getireceği, demokratik ve özgürleştirici potansiyeli içinde barındırdığı, insanların fikirlerini açıkça ifade etmesine olanak tanıdığı düşüncesinin ısrarla ve hevesle empoze edildiği yıllardı.
Bunu izleyen kısa bir süre içinde cep telefonları daha da gelişti ve Instagram’ın hayatımıza girmesiyle fotoğrafın etkileyici gücü hakimiyet kurmaya başladı.
‘Yeni seksi’ kitap mı?
En başta kullanıcılar, sonra da reklamcılar kitapla fotoğraf paylaşmanın ne kadar havalı ve ilgi çekici bir şey olduğunu keşfetti. Sonradan bu biraz alaya alınır gibi oldu ama kitap kurtları bundan pek vazgeçmişe benzemiyor.
Artık her beş fotoğraftan birinde kitap görmek mümkün. Kitap fotoğraflarının olmazsa olmazı da kitabın yanında yer alan kahve ve varsa kedi.
Kitap fotoğrafları ve sosyal medya bir araya gelince ‘Smart is the new sexy’ formülü tamamlanmış oldu. Bunun yanına bir de ‘sapyoseksüel’ terimi geldi. Yani entelektüel ve zeki kişilerden hoşlanma, onlara karşı cinsel bir çekim hissetme hali.
Bunların hepsini bir potada erittiğimiz zaman artık ‘biliyor’ olmanın yüksek sosyal sermayeye sahip olduğunu öne sürebiliriz.
Kitap fotoğrafı ya da kitapla fotoğraf paylaşmanın huzur verici olmasının yanısıra iyi hissettiren de bir etkisi var.
İyi hissetmenin bir yolu: #KitapChallenge
İnsanlar kendilerini kitapla iyi hissetmenin bir yolunu daha buldu. Son günlerde de Türkiye’de Twitter kullanıcıları #KitapChallenge başlatmış durumda.
#KitapChallenge çok basit bir sisteme dayanıyor. Kullanıcı en beğendiği bir kitabın fotoğrafını paylaşıyor ve hakkında tek bir yorumda dahi bulunmuyor. Daha sonra başka bir kullanıcıyı mention’layarak, ondan en beğendiği bir kitabı paylaşmasını istiyor. Sonra o kişi de başkasından bunu istiyor, derken giderek yayılan bir sarmal oluşmaya başlıyor.
Yedi günlük bir meydan okuma bu.
Şöyle bir tweet atarak meydan okumaya katılmak mümkün:
“#KitapChallenge Beni bu etkinliğe @ŞuArkadaşım davet etti, ben de @BuArkadaşım’ı davet ediyorum. 7 gün boyunca her gün, ben de sevdiğim bir kitabın kapak resmini, hiç yorum yapmadan burada paylaşacağım.
Birinci gün.”
Twitter trendlerinde 28 Ekim gününden itibaren yükselişe geçen #KitapChallenge etiketiyle yapılan paylaşımlar, 30 Ekim’den bu yana istikrarlı ve düzenli bir artış göstermiş durumda.
29 Ekim – 8 Kasım tarihleri arasında bu etiket kullanılarak 3 bini aşkın tweet atılmış durumda. Etiket Twitter Türkiye gündemine hiç girmedi ama sürekli kullanılıyor. Bu tweetlerin toplam erişimi ise 7 milyonu aşmış durumda.
‘Kitabı sevimli bulan da, siyasetten kaçan da etikete sığınıyor’
Hangi güdüyle bu kampanyaya katıldığını sorduğum kullanıcılar etiketin neyi amaçladığını hiç sorgulamadıklarını, yalnızca hoşlarına gittikleri için kullandıklarını söylüyor. Kitaplara yönelik ilginin artacağını düşünenler de çoğunlukta. Konuştuğum kullanıcıların neredeyse hepsi insanların bu yolla haberdar olmadığı kitapları öğrendiği veya ne okuyacaklarına karar verdiği görüşünde.
Onlardan biri olan Gökhan Yavuz Demir de oyun oynamayı sevdiği ve bu etiketi sevimli bulduğu için kampanyaya katıldığını söylüyor: “Timelineımın kitap fotoğraflarıyla dolması hoşuma gidiyor. Ben bile sanırım dördüncü gün bayağıdır kimsenin paylaştığını görmediğim ‘Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor’u paylaştım. Sanırım ne okuyacağına karar veremeyenler için bu hashtag birebir.”
#Kitapchallenge 5. gün.
7 gün boyunca her gün, sevdiğim bir kitabın kapak resmini, hiç yorum yapmadan burada paylaşacağım.
Bu etkinliğe kabul eder umuduyla @munganart ‘ı davet ediyorum. pic.twitter.com/xkeKU5o6KY— Gökhan Yavuz Demir (@gokhanyavuzd) November 8, 2018
İsminin kullanılmasını istemeyen bir kullanıcının görüşü ise şu: “Twitter akışımda kitap görmek beni iyi hissettiriyor. Kısır siyaset tartışmaları görmektense insanların en çok sevdiği kitapların ne olduğunu görmeyi seviyorum.”
Başka bir kullanıcıya göre #KitapChallenge’ı kullanmak diğer kullanıcıların ne okuduğunu ‘dikizleme’ fırsatı veriyor. Böylece kendisinin herkesten farklı olup olmadığını görebiliyor.
Aslında 2014’te yapıldı ama bu sefer biraz farklı
Ama #KitapChallenge Türkiye’de yeni olmakla beraber, sosyal medyadaki pek çok şey gibi aslında ABD kökenli.
Özellikle 2014 yılının ağustos ve eylül aylarında sosyal medyanın gündeminde olan kampanya aslında Türkiye’deki gibi zevk amaçlı olmasının yanısıra okuryazarlığın ve kitaba yönelik ilginin artırılmasını planlıyordu.
Kullanıcılar tek bir kitap yerine kendilerini etkileyen 10 kitabı paylaşıyorlardı. Aynı zamanda yakındaki bir kütüphaneye kitap bağışlamak da kampanyanın alt amaçlarından biriydi.
Bu kapsamda o dönemde 130 bin paylaşım yapıldı.
Türkiye’de birkaç gündür süren #KitapChallenge’ın ömürünün ne kadar süreceği bilinmez ama kullanıcıların kitaba gösterdiği ilginin bu denli çok oluşu bize aslında günümüzde kitap ve insan ilişkisi açısından bir şeyler gösteriyor.