CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Odatv soruşturmasıyla ilgili, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 26 Şubat’ta düğmeye bastığını, “Suç duyurusunda bulunuyorum” dediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, yazılı değil şifahi talimatla tutuklanan gazetecilere, “Siz bu ülkenin gururusunuz” diye seslendi.
Kadınlara neden yasak geldi?
Partisinin grup toplantısındaki konuşan CHP lideri, “8 Mart’ın arkasındaki dramatik olayı biliyorsunuz ama kadınlar güçlüdür bunu kutlamaya çeviriyor. O nedenle kız çocuklarının eğitim görmesi lazım” diyerek kadınların erkek şiddetinin kalkmasını istedikleri zaman ‘saldırmadıklarının’ altını çizdi.
“Onların yüreklerinde sevgi vardır” diyen Kılıçdaroğlu, İstanbul’da, Taksim’de yürümek isteyen kadınlara yasak geldiğini anımsatarak şöyle devam etti: “Neden yasak geldi? Yasak gelince demokrasi mi güçlenecek? İnsanlar silahsız, şiddetsiz olmak kaydıyla her türlü eylemi yapabilirler.”
Atatürk’ün kadınlara 1934’te seçme ve seçilme hakkı verildiğini, birçok ülkede yıllar sonra bu hakkın tanındığını söyleyen CHP lideri, “Burada Atatürk’ü bir kez daha saygı ve sevgiyle anıyoruz” dedi.
‘İdari bahanelerle kendi adamlarını CHP’li başkanın yerine getirmeye çalışıyorlar‘
Muhasebecinin yolsuzluk yaptığı ortaya çıkan Yalova’da görevden alınan CHP’li başkan Vefa Salman’ın yerine AKP’li Mustafa Tutuk’un seçildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Bu kez idari bahanelerle kendi adamlarını CHP’li başkanın yerine getirmeye çalışıyorlar. Ortada bir yolsuzluk var doğru. Belediye başkanı araştırılması için talimat veriyor, işbirliği yapıyor. Ama açığa alınıyor. Yolsuzluğu belediye başkanı yapsa gereğini yapacak ilk kurum CHP’dir.”
Kılıçdaroğlu’nun gündeminde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dava açtığı, TBMM’deki konuşması sırasında kavga çıkan grup başkan vekili Engin Özkoç’a yönelik tavır da vardı. Erdoğan’ın, tekrar etmesi mümkün olmayan, terbiyesine uymayan ifadelerle kendisine hakaret ettiğini ve bunları asla kabul etmediğini söyleyen CHP lideri, “Grup başkan vekilimiz aynılarını söyledi” dedi.
‘Sırtımızı sıvazlayıp Suriye bataklığına sokanlar yalnız bıraktılar‘
Suriye konusundaki “O bataklıkta ne işimiz var” sorusunu bir kez daha yineleyen Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: “Ortadoğu projesinin eş başkanlığını neden kabul ettin?… Biz ÖSO’nun (Özgür Suriye Ordusu) hamisi olduk. Para verdik, eğitim verdik. Size maşa rolü verdiler. Kim verdi maşa rolünü? Biz itiraz ettik. ÖSO’yu Kuvayı Milliye’ye benzettiler. Sanıyorlar ki Mustafa Kemal Kuvayı Milliye askerlerine para veriyordu. Sırtımızı sıvazlayıp suriye batalığına sokanlar yalnız bıraktılar. “
Erdoğan’ın 12 Şubat’taki grup toplantısında, ‘rejim güçleri‘nin gözlem noktalarının ardına çekilmemesi halinde havadan karadan vuracaklarını açıkladığını, 26 Şubat’ta da benzeri bir açıklama yaptığını anımsatan CHP lideri şu ifadeleri kullandı: “27 Şubat’ta 34 şehit verdik. Üç gün sonra Erdoğan ekrana çıktı. Fıkralar anlattı. Eleştirdim eleştirme hakkım vardı. Daha toprağa vermeden bu kahkaha nedir dedim. En azından gülme o şehidin annesine saygı duy. 2 Mart’ta da ‘Böyle devam ederlerse’ omuzlarının üzerinde baş kalmayacak’ dedi. Dörtlü toplantı olacaktı olmadı. Bizimki Putin’e gitti, gider mi gider. Gitmeden ‘Bay Kemal’in dört sorusu var onları yönelt’ dedim. Sen ona sormazsan uçaktaki gazeteciler sorsun dedim.“
CHP lideri, 5 Mart’taki görüşme sonrasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “Suriye’de hayatını kaybeden askerler için taziyemi iletiyorum. Telefon konuşmamızda da belirttiğim gibi Türk askerinin orada olduğunu biz ve rejim güçleri dahil kimse bilmiyordu” dediğini söyledi.
Bu durumda soru sorma şansı kalmadığını belirten Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: “Dakika bir gol bir. ‘Bir dakika’ diyecekti. Biz size koordinatları bildirdik. diyecekti. Erdoğan Putin’e telefon görüşmesinde ne dedi merak ediyorum. Demek ki o bilgi de söylenmemiş. Erdoğan ise ‘Kabulünüz nedeniyle teşekkür ederim’ diye cümleye başlıyor.
‘ÖSO terörizm unsurlarına giriyor mu, girmiyor mu?’
Bir anlaşma imzaladılar. Askeri faaliyetleri durduracak. Kimin askeri faaliyet var? Üç devletin var. Sözleşmede ‘Türkiye Suriye Arap Cumhuriyeti’ deniyor yani Türkiye, Suriye’yi tanıyor. Suriye’nin toprak bütünlüğünü kabul ediyor. Terörist örgütlerle mücadele maddesi.. ‘terörizmin tüm tezahürleriyle’ mücadele deniyor. Buradaki soru şu: ÖSO ne olacak? Suriye rejimi ve Rusya, ÖSO’yu terör örgütü olarak görüyor; Türkiye görmüyor. Terörizmin tüm unsurlarına ÖSO giriyor mu girmiyor mu göreceğiz. İhtilafın sadece Suriyeliler’in öncülüğünde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nce çözüleceği yazıyor. Suriye hava sahası ancak Rusya kabul ederse Türkiye’ye açılacak. 26 Şubat’ta sayın Erdoğan, Biliyoruz ki bugün Suriye’yle olan 911 kilometrelik sınırda verdiğimiz mücadeleyi yarın kendi topraklarımızda bugünkünden on kat yüz kat fazlasını vermek zorunda kalacağız. yani o terör örgütleri gelirse işimiz zor diyor. Sen neden o örgütlerin hamiliğine soyundun? Suriye gözlem noktalarının arkasında çekilmeyecek. Göçü önlemek için tampon bölge oluşturulması söz konusu değil. “
‘Putin’in el işaretiyle Türk heyetini çağırması ağırıma gitti’
Putin’in el işaretiyle Türk heyetini çağırmasının ağırına gittiğini, heyetin Rus liderin kapısında bekletildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Putin ‘Gelin tokalaşalım’ diye el işaretiyle çağırıyor. Dışişleri Bakanı ter içinde serinlemeye çalışıyor” dedi. CHP lideri, “Gövde üstünde baş bırakmayacağız” deyip ‘Putin’in kapısında dakikalarca bekletilmeyi’ unutmayacaklarının altını çizdi.
Sözleşmedeki dört maddeyi CHP’nin önceden önerdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Biz söyledik yapmadılar. Putin önlerine koydu imzaladılar” dedi. Erdoğan’ın uçakta sarfettiği, “Ateşkese en çok CHP üzülecek” sözlerine şöyle tepki gösterdi: “Allah akıl fikir versin. Savaş naraları atan ben değildim sendin. Devleti yöneten adamın boğazında dokuz boğum olmalı.”
‘Camide kürsü kurdurup konuştu, bari inanca saygınız olsun’
15 Temmuz sonrasında Yenikapı’ya gittiğinde, “Camiye, kürsüye, kışlaya siyaseti karıştırmayın” dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, ‘müflis bezirgan’ diye nitelediği Erdoğan’ın, ‘İdlib’de şehit olan askerlerin cenazesinde camide kürsü kurulup konuşma yaptığını’ söyleyerek, “Ayıp ya bari inanca saygınız olsun… Müslümanı Müslümana kırdırdınız” dedi.
‘Düğmeye Erdoğan bastı; yazılı değil şifahi talimatla tutuklandılar’
Havuz medyasının gücü karşısında bazı gazetecilerin kendi platformlarını kurduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, Odatv’ye yönelik soruşturmaya ve gazeteci Mehmet Yılmaz’ın, Erdoğan’ın ‘maiyet memurları’ diye nitelediği onun istediği şeyleri sorup istemediklerini sormayan gazetecilere değindi. Kılıçdaroğlu, düğmeye basan kişi olan Erdoğan’ın çok takip edilen bir siteyi susturmak istediğini söyledi.
Tutuklanan Hülya Kılınç (Odatv), Murat Ağırel (Yeniçağ gazetesi), Barış Pehlivan (Odatv), Barış Terkoğlu (Odatv), Aydın Keser (Yeni Yaşam), Ferhat Çelik (Yeni Yaşam) yazılı bir şey olmadan, şifahi talimatla tutuklandığını, gece yarısı evlerinden alındıklarını söyleyen Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: “Onlara buradan sesleniyorum. Siz bu ülkenin gururusunuz. Gazetecilik yaptığınız için bedel ödüyorsunuz. Ödenen bedel Türkiye’nin aydınlığa çıkmasının bedelidir. 42 barodan açıklama geldi. Neden tutukluyorsunuz, kaçma şüphesi mi var? Bir vicdan kırıntısı kalmışsa savcılara sesleniyorum. Süratle iddianameleri hazırlayın. Sonra ‘sivil darbe’ dediğimde kızıyorlar.”
Yargıyı bu hale getirenin bazı hakim ve savcılar olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, “Onlar sarayın kalemşoru” dedi.