CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tepki gösterdiği “Afrin’in merkezine girilmesin” sözlerine açıklık getirdi: “Siz yaklaşık 500 bin nüfusa sahip bir kente niye gireceksiniz? Kimin terörist olduğunu nasıl ayıracaksınız?”
Hürriyet’ten İpek Özbey’e bir mülakat veren Kılıçdaroğlu, Fırat Kalkanı Operasyonu’na destek verdikleri gibi Afrin operasyonuna da destek verdiklerini hatırlatarak, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tepkisini çeken “Afrin merkezine girilmesin” sözlerine açıklık getirdi: “10 kilometre olur, 30 kilometre olur; sınırlarımızı belli bir derinlikte güvence altına almak zorundayız. Ama Afrin’in içine girmek farklı bir şey. Siz yaklaşık 500 bin nüfusa sahip bir kente niye gireceksiniz? Kimin terörist olduğunu nasıl ayıracaksınız? Belli bir derinliğe ulaştıktan sonra konuşlandık mı, askerimizi oraya koyduk mu, üssümüzü kurduk mu; tamam o zaman. Yarattığımız alana Suriyelileri yerleştirelim, evlerini, okullarını, hastanelerini yapalım, ‘Burada oturun’ diyelim. Onların güvenliğini de sağlayalım.”
Yeniden genel başkan seçildiği, geçen haftaki kurultaya da değinen Kılıçdaroğlu, örgütlere altı temel görev verdiklerini söyledi: “Seçmene gideceksiniz; demokrasiyi, adaleti, bu ülkenin huzura olan ihtiyacını anlatacaksınız. Mağdurların, mazlumların yanında olacaksınız dedik. Dolayısıyla kurultaya katılan partililerimizin kentlerine bu görevleri üstlenerek dönmelerini sağladık.”
CHP’nin oylarının bir türlü yüzde 25’i neden geçemediği de sorulan Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi: “En temel nedeni, demokrasiden uzaklaşan Türkiye siyasetinin etnik kimlik, yaşam tarzı ve inanç gibi üç alana hapsedilmesi. Kişiler bu üç alana hapsedildiği için siyasal partileri de bu üç alanda değerlendiriyorlar. Siyasetin ekonomi, eğitim, dış politika ve diğer alanlarda ne söylediği kimseyi ilgilendirmiyor. Bu üç alana hapsedilen siyaset demokrasiyi de köreltiyor. Kendisini Meclis’in önünde yakan kişi, ‘Ben Ak Parti’ye oy verdim’ diyor. Ama 15 yıldır kendisini o hale getiren siyasi iradeyi sorgulamıyor. İnsanlar korkuyor.”