Münevver Karabulut’un katili Cem Garipoğlu’nun evinde cinayet günü bulunan 700 bin avroyu tutanaklara geçirmediği ve güvenlik kamerası görüntülerini yeterince incelemediği iddiasıyla haklarında dava açılan altı polis memuru ve görüntüleri sildiği öne sürülen üç site görevlisinin yargılandığı dava karara bağlandı.
Üç hakimin değiştiği ve 8,5 yıl süren davada mahkeme heyeti, altısı polis sekiz sanığı 6’şar bin TL adli para cezasına çarptırdı. Bir sanık ise beraat etti.
Şikayetçi Karabulut Ailesi’nin avukatı Rezan Epözdemir, “Karara itiraz ederek, hukuki süreci istinaf Mahkemesi’ne taşıyacağız” dedi.
25’inci duruşma yapıldı
Küçükçekmece 5’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen 25’inci duruşmada taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada esas hakkındaki savunmasını yapan tutuksuz sanıklar T.K., G.K., İ.K. ve M.D.’nin avukatı şöyle konuştu: “Müvekkillerim suçla ilgili görevlendirildikleri yerde titizlikle araştırma yapmışlar ve tutanağa bağlamışlardır. Ayrıca benim müvekkillerim güvenlik kameralarının bulunduğu yerde bilgilerinin yetebildiği noktada çalışmalarını yapmışlardır. İsnat edilen suçlamalarla ilgili müvekkillerimin hiçbir kusuru bulunmamaktadır. Suçun unsurları oluşmamıştır. Müvekkillerimin beraatına karar verilmesini talep ediyorum.”
Diğer sanıkların avukatları da müvekkillerinin beraatını talep etti.
‘Yardımcı olmadılar’
Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir ise polis memurlarının cezalandırılmasını talep ederek, sanıkların maddi gerçeği ortaya çıkmasına yardımcı olmadığını ve adaletin tecellisine katkı sunmadığını savunarak, lehe olan hükümlerin uygulanmamasını talep etti.
Davayı karara bağlayan mahkeme, tutuksuz polis memuru sanıklar G.K., İ.K. T.K., M.D., A.B.D. ve S.A.’nın üzerine atılı ‘görevi kötüye kullanma’ suçunun sabit olduğunu belirtti.
Altı polis sanığı birer yıl hapis cezasına çarptıran mahkeme, sanığa verilecek cezaların gelecek yaşamları üzerindeki olası etkilerini de dikkate alarak iyi hal indirimi uyguladı ve cezayı 10’ar aya düşürdü.
Sanıklara verilen kısa süreli hapis cezaları, sanıkların sosyal ve ekonomik durumu ve kamu görevlisi olmaları da dikkate alınarak 6’şar bin TL adli para cezasına çevrildi. Mahkeme, para cezalarını ertelemedi.
Tutuksuz sanıklar U.Y. ve Y.P.’yi ‘suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’ suçundan da aynı gerekçelerle 6’şar bin TL adli para cezası veren mahkeme, para cezalarını ertelemedi.
Bir sanık beraat etti
Öte yandan, tutuksuz sanık R.İ. ise ‘suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’ suçundan her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraat ettirildi.
Zaman aşımına iki ay kala
Davanın ardından DHA’ya konuşan Epözdemir şunları söyledi: “Yaklaşık 8,5 yıllık hukuki mücadelenin sonucunda zaman aşımına 2 ay kala mahkemenin mahkumiyet kararı vermesi son derece önemlidir. Bununla birlikte sanıklara ‘görevi kötüye kullanma’, ‘suç delillerini yok etme gizleme veya değiştirme’ suçlarından verilen 10 aylık hapis cezaları ertelenmemiş, fakat adli para cezasına çevrilmiştir. Bu yönüyle bu karar müvekkilleri ve kamu vicdanını rahatsız etmiştir. Karara itiraz ederek, hukuki süreci İstinaf Mahkemesi’ne taşıyacağız.”
Ne olmuştu?
İddianameye göre olay şöyle gelişti.
3 Mart 2009 tarihinde Münevver Karabulut öldürüldü.
Polis memurları cinayetin şüphelisi Cem Garipoğlu’nun ailesiyle kaldığı Bahçeşehir’deki evinde miktarı net olarak tespit olunamayan, ancak makul bir rakamın üzerinde olduğu belirtilen yabancı parayı tutanağa geçirmedi.
Villanın güvenlik kameralarının olay tarihinde kayıt yaptığı, ancak bu kaydın 7 Mart 2009 tarihinde silindiği, görüntülerin CD ya da DVD’ye aktarılmaya çalışıldığı, bir kısmının da geri dönüşüm kutusuna atıldığı tespit edildi.
Polis memurlarının villaya ait kamera kayıtlarını yeterli düzeyde incelemediği, kameraların çalışmadığı, bozuk olduğu yönünde 4 Mart 2009 günü polis memurları S.A. ve G.K. tarafından tutanak düzenlendi. Yine aynı memurlar tarafından 5 Mart 2009 günü güzergah üzerindeki kameralarda ise görüntü bulunmadığına dair ikinci bir tutanak düzenlendi.
Villaların yöneticiliğini yapan U.Y. ile site görevlileri Y.P. ve R.İ. de kameradaki görüntüleri silerek yok etti.
Soruşturma sonunda savcılık, polis memuru sanıklar G.K., S.A.,T.K., M.D., İ.K., ve A.D. hakkında ‘görevi kötüye kullanmak’ suçundan birer yıldan üçer yıla kadar, site yöneticisi ile görevlileri U.Y., R.İ., ve Y.P. hakkında da ‘suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’ suçundan altışar ay ile beşer yıl arasında hapis cezasına çarptırılmasını talep etti.
Mahkemede sanık polislerin bir kısmı parayı görmediğini, bir kısmı da söz konusu parayı Tülay Garipoğlu’na verdiğini anlattı. Polislerden bir kısmı yine güvenlik kameralarıyla herhangi bir bilgisi olmadığını söylerken, bir kısmı da villa görevlisinin villayı gösteren iki kameranın iki senedir bozuk olduğunu, kayıt yapmadığını söylediğini aktardı. Diğer site görevlisi üç sanık da kamera görüntüsünü silmediklerini belirtti.
TÜBİTAK yoğunluk gerekçesiyle bakmadı
İfadelerin alınmasının ardından mahkeme, güvenlik kamerası kayıtlarının silinip silinmediği ve teknik sürecin nasıl yürütüldüğüne ilişkin soruşturma ve kovuşturma aşamasında alınan raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi için dosyanın TÜBİTAK’a gönderilmesine karar verdi. TÜBİTAK, ‘yoğunluk sebebi ile inceleme için ayırabilecek ehliyetli personellerinin bulunmadığını’ gerekçe göstererek dosyayı iade etti.
İstanbul Teknik Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi de konuyla ilgili uzman bulunmadığı gerekçesiyle dosyayı iade etti.
Dosya son olarak 11 Aralık 2015 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığı’na gönderildi. Ancak Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığı da 80 GB kapasiteli DİSK’in dosya kapsamında gönderilmemesinden ötürü inceleme yapılamadığını bildirdi.
Söz konusu 23’üncü duruşmada da hard disk bulunamadığı ve bilirkişi raporu hazırlanamadığı tutanaklara geçti.
Cezaevinde ölü bulunmuştu
Cinayetin işlediği 3 Mart 2009 gününden sonra 197 gün kaçan Cem Garipoğlu, 17 Eylül 2009 günü avukatıyla birlikte teslim olmuştu. 24 yıl hapis cezasına çarptırılan Garipoğlu, 10 Ekim 2014 tarihinde de Silivri’deki kapalı cezaevindeki koğuşunda ölü bulunmuştu.