NİLGÜN YILMAZ-ONUR MAT
Bu seçimlerde yalnız seküler seçmen HDP’ye stratejik oy vermeyecek, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce de Kürt seçmen gözündeki sempatisini artırıyor. Sempati oya dönüşür mü bilinmez ama Twitter ilişkileri karşılıklı ve sağlıklı bir emanet ilişkisinin kurulması için potansiyel olduğuna işaret ediyor.
7 Haziran 2015 tarihinde yapılan milletvekili genel seçimlerinde HDP yüzde 13,12 oy oranına ulaşarak, yüzde 10’luk seçim barajını aşmakla kalmamış, AKP’nin tek başına iktidar olmasının da önünü kapatmıştı. O dönem en çok konuşulanlardan biriydi ‘emanet oylar’; bu basitçe Türkiye’nin seküler kesimlerinin, AKP’nin tek başına iktidara gelmemesi için normalde seçmeni olmadıkları HDP’ye bir şans verdikleri, oylarını emanet ettiklerini varsayan bir kavramdı.
Bu oyların ne kadarı emanetti uzun uzun tartışıldı, ancak tuhaf olan, emanet kavramının olumsuz bir konotasyonla kullanılmasıydı. Halbuki rasyonel karar veren bir seçmenin oyu, hangi partiye verilirse verilsin zaten emanettir. Diğer yandan bunun tamamen yersiz bir lafz olduğunu iddia etmek de güç.
Türkiye’nin orta ve batısında yaşayan Türk seçmenle, Kürt seçmen arasında uzun bir tarihi olan karşılıklı bir güvensizlik olduğunu kabul etmeyecek kimse yoktur. Güven test edilerek edinilen bir duygudur, yani HDP’ye oy veren yüzde 13’lük dilimin, az ya da çok, bir kısmı sahiden de partiyi test etmişti. Kimisi Kasım ayında tekrar eden seçimlerde partinin bu testi geçemediğini düşünerek caymış olabilir, ancak sonrasında ülke bir darbe girişimi ve yürütmenin gücünü ayarsızca artıran bir anayasa değişikliği referandumu yaşadı. İki yıldır devam eden bir OHAL var. Köprülerin altından onca su akmışken, şimdi bu iki seçmen grubu, tarihi ön yargılarını ve hayal kırıklıklarını aşarak, yeni ve daha demokratik bir yönetimde ortak hareket edebilmek için yeniden bir işbirliğine ihtiyaç duyuyor gibi görünüyor.
Üstelik bu defa ‘emanetlik’ tek taraflı değil; seküler seçmen barajı aşabilmesi için milletvekilliği seçiminde HDP’ye, HDP’li seçmenler de yeni ve demokratik bir anayasanın kapısını açabilmesi için yürütme seçimlerinin ikinci turunda Muharrem İnce’ye göz kırpıyor gibi duruyor.
Peki HDP’nin tutuklu eski eş genel başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş ile CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin sosyal medya hesaplarının takipçilerinde yaşanan değişim, böyle bir muhabbetin sahiden varlığına ilişkin ne söyleyebilir?
Seçimlerin ilanından bugüne yaşanan değişim
Bunu anlamak için, Demirtaş ve İnce’nin takipçilerinin zaman içinde ne kadar ortaklaştıklarına, yani son birkaç ay içinde Demirtaş takipçilerinden İnce’ye, İnce takipçilerinde de Demirtaş’a nasıl bir teveccüh olduğuna baktık.
An itibarıyla Muharrem İnce’nin 4 milyon 300 bin, Demirtaş’ın 1 milyon 680 bin takipçisi bulunuyor. Hem Demirtaş hem de İnce’yi izleyenlerin sayısı ise 530 bin. Aşağıdaki grafikler, zaman içinde takipçi ortaklaşmasının değişimini gösteriyor.
Yukarıdaki grafik, İnce’nin Demirtaş’ı Edirne’de ziyaret edeceğini söylemesi ve etmesine denk gelen dönemde, İnce’nin takipçileri içindeki Demirtaş takipçilerinin oranında belirgin bir artış görüyoruz. Özellikle mor fonlu alanda görülen tepe noktasında, İnce’yi izlemeye başlayan Demirtaş takipçilerinin oranının yüzde 20’nin üzerine çıkıyor. Yani İnce’nin kazandığı her yeni beş takipçiden biri, hali hazırda Demirtaş’ı takip edenlerden oluşuyor. Bu ortalama oranın dört katı.
Yeşil fonlu alan ise Diyarbakır mitinginin yapıldığı döneme denk geliyor ve burada da İnce’nin yeni takipçileri arasındaki Demirtaş takipçilerinin yeniden yükseldiğini görüyoruz. Burada da oran, ortalamanın iki katının üzerine çıkıyor.
İnce’nin Demirtaş takipçileri arasında gördüğü bu ilginin arkasında elbette yalnızca cezaevi ziyareti ve Diyarbakır mitingi yok. İnce propaganda sürecine başladığından beri Kürt seçmeni rahatsız edecek bir söylem kullanmaktan kaçındı ve oldukça barışçıl bir duruş sergiledi. Ayrıca ‘sicili de temiz’di. İnce her şeyden önce SHP kökenli bir siyasetçi. SHP, CHP’nin varlığını bir süredir yok saydığı bir parçası; vaktiyle Kürt vekillerin meclise girmesine vesile olması dolayısıyla Kürtler’in hafızasında CHP’den daha itibarlı bir yere sahip. Nitekim SHP’nin logosu bile bir şeyler söylüyordu: Altı oka ilave zeytin dalları… İnce’nin sosyal medyada sıkça paylaşılan Erdal İnönü ile fotoğrafının gördüğü ilgi de bir fikir verebilir. Bunlara dokunulmazlıkların kaldırılması sürecinde partisiyle ters düşmek pahasına aldığı tavır da eklenince, Kürt seçmenin oyunu emanet için en kolay güvenebileceği profillerden biri olduğuna şüphe kalmıyor.
Yukarıdaki ikinci grafik ise emanet ilişkisine tersinden bakıyor. Demirtaş’ı takip etmeye başlayanlar arasında hali hazırda İnce’yi takip edenlerin oranını görüyoruz. Burada ilişki çok daha güçlü, yüzde 30’un üzerinde bir ortaklık ortalaması söz konusu. Artışta da yukarı uzanan piklerden ziyade, istikrarlı bir gidişat olduğu görülüyor. Demirtaş’a seküler kesimlerin desteği 7 Haziran öncesine dayanıyor, ancak grafik bize İnce’nin adaylığından sonraki son dönemde bu desteğin artarak devam ettiğini söylüyor.
Oy vermeyebilir, ama kayıtsız da değil
Elbette sosyal medya takibi, tek başına oy kullanma davranışı anlamına gelmez. Ancak birini takip etmek, en azından, onun varlığına kayıtsız kalamamak, merak etmek demektir. Böyle bakınca, bu iki kitlenin birbirine kulaklarını açmaya uzun zamandır olmadığı kadar yakın olduklarını söyleyebiliriz. İnce de, Demirtaş da karşı mahallenin dertlerini yok saymayan, makul ve yapıcı söylemleri seçen liderler. Bir yere giderken çiçeklerinizi sulasın diye anahtarı teslim ettiğiniz birileri olmuştur; iki lider de o anahtarı verirken elinizin titremeyeceği bir komşu gibilerdi şimdiye kadar. Çiçekleri birinin sulaması gerekir; hele ki siz de onun anahtarı teslim edebileceği biri olduğunuzu hissediyorsanız, güvene dayalı bir ortak yaşam iradesi başlamış demektir.