İnsan hakları örgütleri 26 Haziran İşkence Görenlerle Dayanışma Günü nedeniyle ortak bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada, 20 Temmuz 2015’te olağanüstü hal (OHAL) ilan edilmesinin ardından işkence iddialarında belirgin bir artış gözlendiği ve cezasızlığın işkenceyle mücadelede en büyük engel olduğu belirtildi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilciliği, Diyarbakır Tabip Odası, Diyarbakır Barosu ve Hak İnisiyatifi Derneği Diyarbakır Temsilciliği’nce TİHV’in Diyarbakır şubesinde yapılan açıklamay avukat Elif Turan yaptı.
TİHV ve İHD verilerine paylaşan Turan şöyle konuştu: “2017 yılında TİHV’e başvuran 616 kişiden 12’si yurt dışında, 564 kişi tek ya da çoklu mekanda işkenceye maruz kaldığını söylemiş. Bunların 272’si emniyet müdürlükleri, 55’si polis karakolu gibi resmi gözaltı merkezlerinde işkenceye maruz kaldığını beyan etmiştir. 2017’de başvuranların 226’sı açık alan ve gösteri sırasında, 70’nin ise ev ve işyerinde işkence ve kötü muameleye maruz kaldıkları belirtilmiştir. Resmi olmayan gözaltı yerlerinde uygulamaların vahim boyuta ulaştığı görülmektedir. İHD’ye yapılan başvurulan ve araştırımalar sonucunda 2017’de işkence gördüğün söyleyen 5 bin 268 kişi tespit edilmiştir. 11 zorla kaçırma ve kaybetme vakası yaşanmıştır. Bu kişilerden dördü serbest bırakılmış halen sekiz kişinin akıbeti bilinmemektedir.”
Güneydoğudaki sokağa çıkma yasaklarına da değinen Turan, yasakların 1 milyondan fazla insanı etkilediğini söyledi. Turan, “TİHV tarafından yayınlanan 2015-2018 tarihli sokağa çıkma yasakları haritasına göre Güneydoğu’daki 11 il ile en az 49 ilçede 314 kez süresiz ve gün boyu sokağa çıkma yasağı ilan etmiştir. Aralıksız sokağa çıkma yasaklarının 1 milyon 809 bin kişinin yaşamın etkilediği tahmin edilmektedir” dedi.
‘Şikayetten caydırma yöntemleri kullanılıyor’
Turan, işkencenin neden önlenemediğine dairse şunları söyledi: “OHAL’de işkence yasağına uyulmaması için ortam yaratılmış, işkenceciler teşvik edilerek korunmuştur. OHAL ile KHK ile bu durumun yasal güvenceleri pekiştirilmiştir. Adalet Bakanlığı verilerine göre 2016’da işkenceden açılan dava sayısı 42, daha az ceza içeren eziyet suçundan açılan dava 340’tır. Polise mukavemet adıyla açılan karşıt dava sayısı 26 bin 195. Bu veriler karşıt dava açılması yöntemini, ihlale maruz kalanları, işkencecilerin aleyhine şikayetten caydırma yöntemi olarak ne denli sistematik olduğunu göstermektedir. Cezasızlığın işkence ile mücadele en büyük engel olduğun ortaya koymaktadır.”
Turan, işkenceyi önlemek için alınan yasal önlemlerin uygulamada yetersiz kaldığını da savundu. İşkencenin önlenmesi için OHAL’in kaldırılması gerektiğini belirten Turan şöyle devam etti: “Öncelikle işkenceye ortam yaratan, her türlü denetimden uzak, keyfi kararnameler ve OHAL kaldırılmalıdır. İşkencenin önlenmesi için sorumluların yargılanması ile ilgili yasal düzenlemeler yapılmalı, görünür uygulamalarla hayat bulacağı önlemler alınmalıdır. Son dönemde işkencenin kolluğa her türlü öğretilmiş olma halinin işkenceyi sıradanlaştıran zihniyet, OHAL sonrası da ne denli kalıcı ve yıkıcı olabileceği riski göz önüne alındığında, işkenceyi önlemede toplumsal çabaları zorunlu kılmaktadır.”