BURCU KARAKAŞ
brckarakas@gmail.com / @burcuas
5 Mayıs 2015’te İstanbul Beyoğlu’ndaki evinde cinsel saldırıya maruz kaldıktan sonra katledilen müzisyen Değer Deniz davasında mahkeme gerekçeli kararı açıkladı.
Savcılık, 17 yaşındaki C.M. hakkında ‘bir suçu gizleme veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla öldürme’, ‘konutta yağma’ ve ‘mağduru öldürecek şekilde cinsel saldırı’ suçlamalarıyla dava açmıştı.
Mahkeme, 27 Nisan 2016 tarihinde görülen karar duruşmasında, sanığın ‘nitelikli cinsel saldırı’, ‘nitelikli yağma’ ve ‘nitelikli kasten öldürme’ suçlarını işlendiğine kanaat getirmişti. Sanığı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptıran mahkeme heyeti, C.M.’nin 17 yaşını doldurmuş olmasını dikkate alarak cezasını 24 yıl hapis cezasına indirmişti. Karar kapsamında verilen cezada C.M.’nin 18 yaşından küçük olması nedeniyle uygulanan indirimlerin dışında herhangi bir indirim uygulanmamıştı.
İndirim uygulanmamıştı
Mahkemenin 38 sayfalık gerekçeli kararında verilen cezada ‘haksız tahrik’ ve ‘takdiri indirim’ uygulanmamasının nedenleri ayrıntılı bir şekilde kaleme alındı.
‘İndirimden yararlanma gayesi’
İstanbul 1’nci Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, haksız tahrik indirimi uygulanmamasını şu gerekçelere dayandırdı: “Yazılı savunmasında her ne kadar maktul ile arasında gönül bağına varan bir arkadaşlığının olduğunu, maktul ile aralarında tartışma çıktığını, maktulun kendisine ağır hakaret ettiğini iddia etmiş ise de dosya kapsamındaki deliller kapsamında bu savunmasının haksız tahrik indiriminden yararlanma gayesi ile yaptığına kanaat getirilmiş olup haksız tahrik hükümlerinin uygulanma imkanının bulunmadığına vicdanen kanaat getirilmiştir.”
‘Soğukkanlı tavırları dikkate alınarak…’
Mahkeme ayrıca, TCK’nın 62’nci maddesi ile düzenlenen takdiri indirim nedenlerine neden yer verilmediğini de detaylı bir şekilde açıkladı. Kararda, ‘failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri’ gibi nedenlerin uygulamada hakimi sınırlayıcı değil, yol gösterici nitelikte gerekçeler olduğu belirtildi.
Kararda şu ifadeler kullanıldı: “Serbest takdir sisteminin bir gereği olarak olayda sanık yararına takdiri indirimin uygulanmasını gerektiren nedenlerin varlığını veya yokluğunu belirleme yetkisi yargılamayı yapan hakime ait olacaktır. Zira yargılama süreci boyunca maddi gerçeğe ulaşma ve adaleti sağlama yolunda çaba harcayan hakim, sanığı birebir gözlemleyen ve bu bağlamda takdiri indirim nedenlerinin varlığı ya da yokluğunu en iyi tespit edebilecek konumdaki kişidir. Hakim; ‘failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri’nin yanında her somut olaya göre değişebilecek ve önceden öngörülemeyecek nedenleri de birlikte değerlendirerek bu hususta hak, adalet ve nasafet kurallarına uygun biçimde uygulama yapacaktır. Suça sürüklenen çocuğun fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, işlemiş olduğu suçtan dolayı pişmanlık duyduğunu gösterir bir halinin belirlenememesi hususları ile birlikte kısa kararda da belirtildiği üzere duruşmalarda gözlenen tavırları, sosyal inceleme raporundaki açıklamalar, kaçamaklı olarak yanıltıcı davranışlar gösterdiğinin saptanması, bir defada birden fazla suçu birlikte işlemiş ve eylemlerinin birbiri ile bağlantılı olması, cinsel istismar ve yağma suçlarını gizlemek amacıyla öldürme eyleminin gerçekleştirmiş olması nedeniyle eylemler sırasında soğukkanlı tavırları dikkate alınarak TCK 62. maddesinin uygulanmasının terbiye ve ıslah edici etkisinin olmayacağı kanaatine varılarak uygulanma imkanının bulunmadığına kanaat getirilmiştir.”
‘Açık, net ve sağlam ifadeler’
Deniz ailesinin avukatı Hülya Gülbahar, kadın cinayeti davalarına emsal olması gerektiğini belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı: “Kadın örgütlerinin müdahil olma talebi kabul edilmese bile çeşitli kadın örgütlerinden kadın avukatların takip ettiği bir dava olmasının alınan sonuçta etkisi çok büyük oldu. Mahkemenin gerekçeli kararı gerçekten de üzerinde oldukça iyi çalışılmış, Yargıtay kararlarına göndermeler yapan kapsamlı bir karar. Özellikle haksız tahrik ve iyi hal indirimlerinin neden otomatik olarak uygulanmaması gerektiği konusunda tüm mahkemelerin örnek alması gereken bir karar. Bu nedenle karardaki ruh ve beden bakımından kendini savunamayacak durumda olan kişiye karşı işlenmesi, eziyet maddesinin işletilmemesi gibi kimi eleştirilerimiz olmakla birlikte, kadınlara karşı işlenen suçların cezasız bırakma ya da cezaları komik denecek düzeylere indirme aracı olarak kullanılan tahrik ve iyi hal indirimi konusundaki açık, net ve sağlam ifadeleri gerçekten kutlanmaya değer.”