CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, seçim sürecindeki ‘apolet krizi’yle ilgili “Çok uzattım” derken, yeni parti kurmayacağını ve İstanbul’un belediye başkanlığına aday olmayı düşünmediğini söyledi.
İnce, katıldığı iftarda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisini eleştirdiği sözlerini alkışlayan 2’nci Ordu Komutanı Korgeneral İsmail Metin Temel için “Apoletlerini sökeceğim” demişti. Erdoğan bunun üzerine “Paşamızla hukukumuz çok yakın” demiş ve eklemişti: “O apoletleri Selahattin Demirtaş’a mı takacaksın?”
Habertürk yayınında Didem Arslan Yılmaz’ın sorularını yanıtlayan İnce, seçim sürecinde hatalarının olduğunu söyleyerek “Apolet tartışmasını çok uzattım” dedi.
‘CHP temsilcisi kabul etmişse niye insanları YSK’ya çağırayım’
İnce şöyle devam etti: ‘‘Erdoğan 32 miting yaptı ben 107 yaptım. Yetmez. Keşke geceleri de yapsaydım, gidemediğim yerler var.”
“CHP’den yeterince destek aldınız mı?” sorusuna İnce şu yanıtı verdi: “Sayın Kılıçdaroğlu sürekli aradı, ben kimseye haksızlık etmem, ne gerekiyorsa yaptı ama bazı yerlerde çok can sıkıcı şeyler oldu. Örgüte çok teşekkür ederim çok çalıştılar, bir iki küçük can sıkıcı şey oldu, insanlar o sıcakta CHP üyesi olsun olmasın pek çok insan kampanyaya destek verdi. Sadece 15 milyon bana oy veren değil, güvenlik kuvvetleri de harika şeyler yarattılar. Gençler sosyal medyada harika şeyler yarattılar.’‘
Adaylığının açıklandığı zaman parti rozetini çıkardığını hatırlatan İnce, bu nedenle ve “İkinci tura kalırsa diğer partilerden oy isteyeceğiz” düşüncesiyle seçim gecesini CHP genel merkezinde izlemediğini söyledi.
İnce, ”Ben 17.00’de o otelle YSK arasını ölçmek için gittim, altı dakika olduğunu gördüm. Orada bir açıklama yaptım. ‘Ey YSK üyeleri görevinizi doğru yapın’ dedim” diye konuştu.
Seçim gecesi insanları neden YSK önüne çağırmadığını ise İnce şöyle anlattı: “Kulağıma eğilen arkadaşımız, CHP temsilcisi olarak YSK’de görev yapan arkadaşımızdı, ona ‘YSK’nın bugüne kadar aldığı kararlarda bizi rahatsız eden bir şey var mı’ diye sordum. ‘Yok’ dedi. Ben seçim meydanlarında ‘Yanlış bir şey yaparsanız 50 bin avukatla oraya geliriz’ dedim. YSK, aldığı kararları CHP temsilcisi kabul etmişse ben niye insanları YSK’ya çağırayım.”
İnce şöyle devam etti: “Yaşar Tüzün ‘Abuk subuk şeyler yazıyorlar, çıkıp bir konuşma mı yapsan’ dedi, Engin Altay da ‘Bekleyelim, YSK açıklasın, konuşmayalım’ dedi. Karamollaoğlu da konuşmamıştı, Akşener de, Kılıçdaroğlu da. Ben sosyal medyada bu dedikoduları o anda bilmiyordum. Yorgundum, kampanyanın yorgunluğu vardı, Ben Altay’ı dinledim. Birlikte yönettik bu kampanyayı, böyle bir sıkıntı olacağını bilseydim.”
‘İsmail’in suçu değil’
(‘Adam kazandı’ tartışması): ‘‘Orada bir hatam oldu, millet benden duymalıydı, bir gazeteciden değil. Ben gazeteci olsaydım o mesajı ‘Erdoğan kazandı dedi’ diye iletirdim, bu İsmail’in suçu değil, yorgunluğuma versinler. Türkiye Cumhurbaşkanlığına aday olan kişinin o gece yorulma hakkı yoktur. Yapmam gereken herşeyi de yaptım.”
‘‘O gece görünemeyecek bir durumda mıydınız” sorusuna İnce, “54 yaşında cumhurbaşkanı adayı, eşinin, 8-9 aylık gelininin, kardeşlerinin, avukatların yanında, böyle birşey olabilir mi, ben bu ülkeye yönetmeye talip olmuş biriyim, bunları söyleyenler ahlaksızdır” diye yanıt verdi.
‘Şizofren hasta insanlar’ sözünü kime söylediği sorulan İnce, “‘Eşi kaçırıldı’ diyor, eşim yanımda, bunu bilerek uyduran insanlar için söyledim, beni merak edip üzülenler için söylemedim” dedi.
“Biz bu seçime girmişiz, sonucu kabullenmezsek yeniden kaybederiz” diye devam eden İnce’ye CHP tabanında sağduyulu açıklamalarının tepki almasına dair görüşü de soruldu.
‘Ziya Selçuk başarılı olamayacak’
Erdoğan’ı 25 Haziran’da kutladığını hatırlatan İnce şöyle konuştu: “‘Bizim mahalleden bana ‘Niye kutladın?’ diyenler oldu. Bu insanlar 26 milyon o insana oy vermiş. O insanlar birini seçmiş, o insanların seçtiği kişiyi ben kutlarım, o insanlardan bir dahaki seçimde oy isteyeceğiz. Benim 15 milyon insana borcum var, yeniden cumhurbaşkanı adayı olacağım, ben bitti demeden bitmez, başka partiye oy verip cumhurbaşkanlığında bana oy verenler ver.”
(Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’la ilgili): “Bu işi bilir mi? Bilir. Ama başarılı olmayacak. Kendi yardımcılarını bile seçemeyecek.”
İnce’nin açıklamasının devamından satır başları şöyle:
“Cumhurbaşkanlığı seçimi beş yıla kalmaz. Türkiye ne hale geldi, görmüyor musunuz? Kasada damat var. Esnaf lokantası gibi.
Demirtaş ziyaretinin arkasındayım. Siyasete ilke anlamında bakarım. Düzgün siyaset stratejisi kurduğumuzu düşünüyorum. Din ve ana dilde eğitim meselesini konuştuk. Barış dili tutturduğumuzu düşünüyorum.
188 bin sandıktan kaç tanesinin tutanağı partinin elinde. Bilgi verilmediği anlamında söylemiyorum. Bunlar dosyalıdır. Bunu ben aktaramam, ben veremem, parti verecek o bilgiyi.
(CHP’de sistemin çalışmadığı ve AA ile YSK’dan seçimin takip edildiğine dair iddialara ilişkin) İnce, “Burada bir beceriksizlik var burada biz topu cumhurbaşkanına atalım, sıyrılalım, ben bunun hesabını yapmayacağım. Hesabı parti verir cumhurbaşkanı adayı vermez. Onlar verecek tabii ben mi vereceğim. Benim görevim halka kendimi anlatmaktı. Veri akışıyla ilgili başarısızlık var tabi, onu görüyorum ben. İkinci tura kaldığını Tezcan bize de söyleseydi. Partiden bana bilgi akışı olmadı. O hesabı partiyi yönetenler verir.
Ben koltuk meraklısı değilim, genel başkanın açıklamasını ben üzerime alınmadım ama sayın genel başkanın etrafında çok sayıda koltuk meraklısı var. Onları ben biliyorum.
(Kılıçdaroğlu’yla seçim sonrası buluştukları yemeğe ilişkin) “Saat 16.00’da bir gazeteci beni aradı. Henüz bana bir davet gelmemişti. Yerini söylememiştik. Yarım saat sonra beni Genel Başkan aradı. Davet sahibi nasıl isterse ona uyarım. Davet sahibi ne ikram ederse onu yeriz, nereye oturtursa oraya otururuz. Kocaman bir masa idi. O yemekte de uzaktık. Masaya vurmak uydurma, bunlar yalan. Bir özel odaydı, büyük bir masaydı. Fotoğraf çekilmesin diye öyle seçildi sanırım. Bu yemek bir düğün yemeği değildi, siyasi yemekti. Bu yemeğin yeneceğini 81 milyon biliyor. Bu dört kişiden (Kılıçdaroğlu, İnce ve eşleri) başka bu yemekle ilgili kim ne diyorsa yalandır. Bir nezaketsizlik olmadı.
Yenilenmemiz lazım. 1 milyon genci üye yapmalıyız, kadrolarımızı yenilemeliyiz. ‘Sizinle yarışmak istemiyorum. Beni genel başkan yapın, mitinglere başlayalım’ dedim. Basına açıklamalıydık, ben olsaydım öyle yapardım.
CHP’nin yapısal sorunları var, bunu çözmemiz gerek, toptan bir yönetim anlayışını değiştirelim.
Yeni parti kurmayacağım. İstanbul büyükşehir belediye başkanlığına aday olmayacağım.
‘Kılıçdaroğlu gitsin İnce gelsin’ demiyorum, bu sorunu çözmez. Yapısal sorunlarımız var. Ben diyorum ki toptan bir yönetim anlayışını değiştirelim. Nasıl oldu da 41 yıl sonra 30 barajını aştık. ‘Muharrem İnce farklı, farklı bir CHP’li’ demediler mi. Örgütü yok sayan bir anlayış olmamalı. Ben Erdoğan’ı geçmeliydim, cumhurbaşkanı ben olmalıydım.
İyi bir hazırlık ile 1 milyon genç üye kaydederek, söylemimizi değiştirerek tüzüğü değiştireceğiz mesela. Demokrasi eksikliği diyoruz, CHP’nin tüzüğü tek adam tüzüğü değil mi. Türkiye’nin Anayasası ne ise CHP’nin de tüzüğü o. İkisi de yetkileri tek elinde toplamıştır. CHP tüzüğünü değiştirmelidir.
Türkiye’de bir rejim değişikliği var. Siyasi partilerin ülkeyi yönetme iddiası vardır. Bir siyasi genel başkanının doğal olarak ne olması gerekir, cumhurbaşkanı olmalı. Ben cumhurbaşkanlığı koltuğunu istiyorum.
Örgüt bence toplayacak imza ama ben toplamayacağım. Milletle inatlaşılmaz. Öncülüğünü yapmayacağım. ‘Gel önümüzden yürü’ derlerse ben buradayım. Tabanda bir kaynama olduğunu görüyorum.
CHP üyesiyim, hala Türkiye rozeti takıyorum. Meclis’te artık ne mücadelesi vereceksin, sokakta anlatacaksın.
(Gülen’in iadesine ilişkin iddiası) Arkasındayım. Bana bu bilgiyi veren kişiyi söyleyemeyeceğim. Artık dokunulmazlığımız da yok, mahkemede konuşacağız bu konuları.
Asla umutsuzluk yok. Zafer yeniden hazırlanmaktır. 50 günde bu günlere geldik, 500 günde nerelere geliriz.
54 yaşındayım kenara çekilecek halim yok. Kendimi unutturmam. Ben bu milletin tam ortalama değeriyim. Ben görev almak istiyorum, bu işin başında olmak istiyorum. Davet ederseniz ben bu 15 milyonu 30 milyon yaparım.”