Suriye’de altı yıldır süren iç savaşın çözümü için Astana’da yapılan toplantıda taraflar, Suriye adına olumlu bir adım atmayı hedefliyor.
BBC Türkçe’den Rengin Arslan’ın haberine göre Astana’da bugüne kadar çok kez denenen ve anlamlı sonuçların alınamadığı ateşkes masada. 24 saat sürmesi beklenen görüşmelerden nasıl bir sonuç çıkacağı ya da bir sonuç çıkıp çıkmayacağı belirsiz.
Zira daha önce Cenevre’de yapılan görüşmelerde ateşkes ilan edilmesine karşın birçok kez ihlal edilmişti.
Silahlı gruplar Suriye hükümetiyle aynı masada olmak istemiyor
Görüşmelerin en önemli noktası ise Suriye’de ‘muhalif’ diye anılan silahlı grupların temsilcilerinin ilk kez bir arada masaya oturması. Bu gruplarla birlikte Suriye hükümetinden temsilciler, Türkiye, İran, Rusya da görüşmelerde yer alırken, ABD de gözlemci düzeyinde toplantıda bulunuyor.
Silahlı grupların temsilcileri, Suriye hükümetiyle yüz yüze görüşmeye istekli değil. Bu yüzden iki tarafın da farklı masalarda aracılar vasıtasıyla temas kuracağı da gelen haberler arasında.
Birleşmiş Milletler (BM) ise hem hükümetin hem de isyancıların iç savaş boyunca savaş suçları işlediğini belirtiyor.
‘Rejim’ ve Türkiye ilk kez aynı masada
Türkiye açısından önemli bir nokta da Suriye devletinin temsilcileriyle aynı masada oturmak.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve hükümet yetkilileri sık sık Esad’ın olmadığı bir geçiş sürecini dile getiriyordu. Ancak Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, sonradan öyle demediğini dile getirse de, video kayıtlarında Davos’taki toplantıda Esad’sız bir formülde ısrar etmenin gerçekçi olmadığını söylemişti.
Taraflar neyi savunuyor?
Görüşmeler sadece Suriye hükümeti ve ‘muhalif’ diye anılan silahlı gruplar arasında değil. Her ne kadar tarafların kararının Suriye’nin geleceğini belirleyeceği dile getirilse de Türkiye, Rusya, İran ve ABD’nin Suriye’de gerçekleşmesini istediği bazı noktalar var ve bunlar birbirinden farklı.
Al Jazeera Türkçe’nin derlediği bilgilere göre taraflar Esad ve muhalifler hakkında birbirinden ayrışan görüşlere sahip.
Türkiye: Rejim unsurlarının ve muhaliflerin içinde yer aldığı, karşılıklı rızaya dayalı bir geçiş hükümetinin kurulmasını istiyor. Ancak bu senaryoda Esad yer almıyor. Şimşek’in açıklamalarına rağmen Esad’ın gitmesi Türkiye’nin en önemli şartı.
Muhaliflerin tek çatı altında toplanması için çaba harcayan Türkiye, Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun muhalefetin tek meşru temsilcisi olduğunu savunuyor. Türkiye’nin en önemli şartlarından biri de PYD’nin sürece dahil olmaması.
Rusya: Esad’ın kalıcı olmasını istiyor ancak rejim unsurlarının geçiş hükümetinde etkin biçimde temsil edilmesi halinde pazarlığa açık olduğu izlenimini de veriyor. Çünkü ülkenin yeniden inşasında daha geniş işbirliklerine ihtiyaç duyulduğunu savunuyor.
Önceliğini Esad’ın gitmesindense ülkenin radikal unsurlardan temizlenmesi olarak belirleyen Rusya, SDMK dışındaki ‘muhalif’ grupları bir araya getirmeye çalıştı. Ancak Rusya’nın bu konudaki tavrında son dönemde değişiklik gözleniyor.
Rusya, PYD’nin bölgedeki faaliyetlerine karışmazken, Ankara-Moskova ilişkilerinin iyileşmeye başlamasıyla birlikte duruma Türkiye’nin perspektifinden de bakmaya başladı.
İran: Suriye hükümetinin ve Esad’ın kalmasında ısrarcı.
Rejimin devamlılığını ‘kırmızı çizgi’ haline getiren İran’ın, Suriye’deki çıkarlarıyla çelişebilecek herhangi bir gruba müsamaha göstermeyeceği biliniyor. Tahran, Suriye’deki silahlı unsurların İran’ın bölgedeki çıkarlarına zarar vermek isteyenler tarafından kurulduğunu savunuyor.
İran’ın PYD konusundaki tavrı ise Suriye hükümetinin tavrıyla büyük ölçüde paralellik taşıyor. Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olan İran, PYD’ye son dönemlerde daha ikircikli bir yaklaşım sergiliyor.