• 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ

İhlal edilen hakların tazminatını halk ödüyor

25/11/2020 13:32

CANAN COŞKUN

[email protected] 

@canancoskun

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin yıllık raporlarına göre İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’yi son 10 yılda 228 milyon avro maddi ve manevi tazminat ödemeye mahkum etti. Tazminatı Bakanlar Kurulu kararına göre ihlale neden olan kamu görevlisinin ödemesi gerekiyor. Ancak bu uygulama hukukçulara göre çoğu zaman işlemiyor. Bu nedenle tazminat devlet bütçesinden ödeniyor.

Reklam

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) hak ihlali tespitinde bulunduğu başvurularda ihlalin ortadan kaldırılabilmesi için devletlerin şikayetçilere maddi veya manevi tazminat ödemesine hükmedebiliyor. Bu tazminat ise devletin bütçesinden karşılanıyor. Ancak, Avrupa Birliği müktesebatına göre bütçeden ödenen tazminatın eylemi işleyen ya da sorumlu olan kamu görevlisinden tahsil edilmesi gerekiyor. Bakanlar Kurulu’nun bu kararı 24 Temmuz 2003 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Peki bu uygulama ne kadar işliyor?

Milyonlarca avro tazminat

İhlalin sorumlu kamu görevlilerinden tahsil edilmesiyle ilgili hükümet yetkilileri tarafından yapılan açıklamalar birbiriyle çelişiyor.

Örneğin Mayıs 2014’te dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 63 dosyada toplam 9 milyon 295 bin liranın ihlale neden olan kamu görevlilerinden tahsil edildiğini açıklamıştı.

Reklam

Şubat 2017’de ise CHP Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak, Adalet Bakanı’nın cevaplaması istemiyle bir soru önergesi vermiş ve son 10 yılda kamu görevlilerinin iş ve işlemleri sebebiyle devlet aleyhine kaç tazminat davası açıldığını, bu kapsamda ne kadar tazminat ödendiğini, tazminatların ne kadarının sorumlu kamu görevlisine rücu edildiğini sormuştu.

Bozdağ’ın aleyhe sonuçlanan davalarla ilgili verdiği bilgiye göre Türkiye 2012’de 1 milyon 707 bin avro, 2013’te 3 milyon 363 bin avro, 2014’te 4 milyon 801 bin avro, 2005’te 1 milyon 503 bin avro, 1 Ağustos 2016 itibarıyla da 1 milyon 821 bin avro tazminat ödedi.

Maliye Bakanlığı’nda bilgi yok

Bozdağ ayrıca AİHM kararları kapsamında yapılan her tazminat ödemesinden sonra ödeme evrakının ilgilisine rücu edilmek üzere Maliye Bakanlığı’na gönderildiğini söyledi. Rücu yoluna ilişkin başka bir işlem yapılmadığını da ekledi.

Soru önergesine o dönem Maliye bakanı olan Naci Ağbal’ın yazısı da eklenmişti. Ağbal kamu görevlilerinin iş ve işlemleri nedeniyle devlet aleyhine açılan tazminat davaları sonucunda yapılan ödemelere dair bir bilgi bulunmadığını söylüyordu.

Bozdağ’ın verileri eksik

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi her yıl AİHM kararlarının devletler tarafından icrasıyla ilgili raporlar hazırlıyor. Raporlardan Bozdağ’ın açıkladığı verilerin eksik olduğu anlaşılıyor. Konseyin raporlarında ve ülke bilgi özetinde 2011 – 2019 yılları arasında Türkiye’nin aleyhine sonuçlanan başvurulara ilişkin sayısal veriler de yer alıyor. Buna göre Türkiye’nin son 10 yılda mahkum olduğu davalarda hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarları şöyle:

Kaynak: Avrupa Konseyi

Raporlara göre Türkiye’nin 2014’te ödemek zorunda olduğu tazminat miktarı son 10 yılın en yüksek rakamıydı. Çünkü o yıl mahkeme, Güney Kıbrıs’ın 1994’te Kıbrıs Harekâtı’na dair açtığı tazminat davasında Türkiye’yi 90 milyon avro tazminata mahkum etmişti. Bu yıla ilişkin tespitlerin yapıldığı raporda taraf devletler tarafından uygulanmayı bekleyen kararlardaki hak ihlallerinin yüzde 20’si güvenlik güçlerinin eylemlerinden, yüzde 14’ü kötü cezaevi koşullarından, yüzde 11’i makul sürede sonuçlanmayan yargılamalardan, yüzde 7’si yerel mahkeme kararlarının geç uygulanması ya da hiç uygulanmamasından kaynaklandığı belirtildi.

Sorumluların tazminatı ödemesi

Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ulaş Karan, Avrupa Konseyi’nin verilerine dayanarak AİHM tarafından bugüne kadar verilen kararların yüzde 25’inin icra edilmediğini söyledi.

Diken’in sorularını yanıtlayan Karan konuyla ilgili şöyle konuştu: “İhlal kararlarının doğurduğu bir başka yükümlülük ise benzer ihlallerin ortaya çıkmaması için genel nitelikli önlemler alınması biçiminde ortaya çıkıyor. Bu noktada gündeme gelebilecek önlemlerden birisi de ödenen tazminatların ihlalden sorumlu olan kişilere rücu edilmesidir. Ancak rücu mekanizmasının işletilmesi pratik olarak çoğu zaman mümkün olmayabiliyor. Örneğin makul sürede yargılanma hakkının ihlaline dair verilen bir karardan sorumlu olan tek bir hakim veya savcı bulmak mümkün değildir. Yıllara yayılan bir yargılamada çok sayıda hakim veya savcı görev yapabilmektedir. Yine başvuruya konu olan yargılamalar çoğunlukla birden fazla aşamadan geçerek kesinleşmekte ve yine çoğu durumda hem ilk derece hem de yüksek mahkemelerce ayrı ayrı değerlendirmektedir. Bu ve başka nedenler rücu mekanizmasını somut durumda işletmek kolay gözükmüyor.”

Disiplin soruşturmasının önündeki engel

“Rücu mekanizması yanında işletilebilecek bir diğer yol ise ihlalden sorumlu olan kamu görevlilerinin disiplin sorumluluğuna gidilmesi olabilir. Bu tür bir yolun bugüne kadar işletildiğine dair emareler göze çarpmıyor. Ancak örneğin Anayasa Mahkemesi kararlarının başvurucu bakımından somut durumda uygulamama yönünde açık direnç gösteren yargı mensupları -ki bu durum aynı zamanda bu kişiler bakımından görevi kötüye kullanma suçunu da oluşturuyor- veya yargı organlarınca ihlallerde sorumluluğu tespit edilen kolluk görevlilerine yönelik disiplin mekanizmalarının işletilmesinin önünde bir engel bulunmuyor. Bu tür bir uygulamanın ortaya çıkmamasının nedeni olarak ise hakim ve savcılar bakımından Hakimler ve Savcılar Kurulu, kolluk görevlileri bakımından ise yürütme organının tutumu olduğu görülüyor.”

Karan, yasal düzenlemenin belirsiz olduğuna değinerek bu durumun idareye geniş bir takdir yetkisi bıraktığını belirtirken, göze çarpan değişiklik ihtiyacı için siyasi iradenin ortaya çıkması gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanına bağlandı

Karan’ın da değindiği üzere Devlet Memurları Kanunu’nun 13. maddesi sorumlu kamu görevlisine değil kurum aleyhine dava açmaya izin veriyor.

Madde, kamu görevlilerinin yalnızca ‘zimmete geçirme’ ve ‘işkence ya da zalimane, gayri insani veya haysiyet kırıcı muamele’ suçlarından dolayı yine Hazine tarafından hak sahibine ödeme yapılacağına hükmediyor. Ancak zararların nevi, miktarlarının tespiti, takibi, amirlerin sorumlulukları ve yapılacak işlemlerle ilgili hususlar 2 Temmuz 2018 tarihli KHK ile cumhurbaşkanına bağlandı.

‘Bu yük toplumun üzerinde’

Zararın sorumlu kamu görevlisinden tahsil edilmesiyle ilgili hatırlanan yalnızca bir karar var. Siyanürle altın çıkartılmasına karşı Bergamalı köylüler 1992’de yargı sürecini başlatmıştı. 10 yurttaş, AİHM’in hak ihlali kararı vermesinden sonra elde ettikleri 3’er bin avroluk tazminatın sorumlu olarak gösterdikleri Bülent Ecevit, Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’dan tahsil edilmesi için dava açtı. İdare mahkemesi davayı reddetti, Danıştay da kararı bozdu. Bozma kararında, kamu görevlilerinin kişisel kusurundan kaynaklanan zararın sonucunda ödenen tazminatın sorumlu personelden rücu edilmemesinin, bu yükün toplum üzerinde bırakılması anlamına geleceği belirtilmişti.

Kamu görevlilerine dokunulmuyor

Çevre hakları avukatı Arif Ali Cangı, çevre hakkı ihlalinde kamu görevlisinin suç niteliğinde eylemi varsa tazminatın bu kişiden rücu edilebileceğini ancak buradaki sorunun çevre hakkının ihlalindeki kabul edilebilir bir zararın tespiti olduğunu söyledi.

Cangı sözlerine şöyle devam etti: “Bir süredir, ihlale yol açan kamu görevlilerinin sorumlu tutulması değil, dokunulmaması uygulaması yürürlükte. Bunun yasal değişikleri de büyük oranda gerçekleşti. Örneğin İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun yargı kararlarının uygulanmasına ilişkin 28/4. maddesinde 2014 yılında ‘Mahkeme kararlarının süresi içinde kamu görevlilerince yerine getirilmemesi hâlinde tazminat davasının ancak ilgili idare aleyhine açılabileceği’ şeklinde değişikliğe gidildi. Değişiklikten önce ‘Mahkeme kararlarının otuz gün içinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde ilgili, idare aleyhine dava açabileceği gibi, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açılabilir’ şeklindeydi. İdari yargı kararlarının uygulanmaması özellikle çevre hakkı ihlalinin devam ettirilmesi sonucunu doğurması açısından, bu değisiklik çok önemli. Öyle ki aynı yasa değişikliği ile ‘Mahkeme kararlarının yerine getirilmemesi ceza soruşturması ve kovuşturmasına konu edilemez’ düzenlemesi dahi getirilmişti. Neyse ki Anayasa Mahkemesi bu kısmı iptal etti.

Türk Ceza Kanunu’nun 181. ve 182. maddelerinde çevreyi kasten veya taksirle kirletme suçu düzenlenmiştir. Bu maddelerin uygulanması tam olarak gerçekleşmiyor. Diğer yandan kirliliğe neden olan faaliyet için izin, ruhsat ve lisans gibi bir idareden alınmış ise faaliyeti yürüten kişiler hakkında da ceza verilmemektedir. Bunun yanı sıra o izinleri veren kamu görevlileri hakkında da hiçbir işlem yapılmamaktadır. Oysa verilen izinle o kirliliğe yol açılmıştır. Hiç olmazsa ilgili kamu görevlilerinin görevi kötüye kullanmaktan soruşturulması ve kovuşturulması gerek. Bunun uygulanması halinde mahkum olan kamu görevlisi eyleminden doğan kamu zararını karşılamak zorundadır. Çevreye verilen zarar da en önemli kamu zararıdır.”

Filed Under: Diken özel

SON HABERLER

‘Süt banyosu’na 15 yıla kadar hapis cezası istendi

Konya’da süt toplama merkezinde, kazanda süt banyosu yaptığı iddia edilen Emre Sayar ile o anların görüntülerini paylaşan arkadaşı Uğur Turgut için ‘zehirli madde katma’ suçundan ikişer yıldan 15’er yıla kadar hapis cezası talep edildi.

Davul zurnayla karşılanan cinsel istismar sanığı amcanın tahliyesine itiraz reddedildi

Mardin’de 17 yaşındaki yeğeni Z.Ç.’ye cinsel istismarda bulunmaktan tutuklu bulunduğu cezaevinden tahliye edildiği sırada davul zurnayla karşılanan Osman Ç., (28) serbest kalmasına yapılan iki itiraz da reddedildi.

Covid-19’u yendi: Karantinada ‘Daha düzgün bir hayat sürdüreceğim’ diye düşündüm

Malatya’da, yedi yıl önce böbrek nakli olan 62 yaşındaki Ahmet Yalınkılıç Covid-19’a yakalandı. Evdeki tedavi sürecinin ardından sağlığına kavuşan Yalınkılıç, karantinada,”Ben bunu yenersem daha iyi bir hayat sürdüreceğim” diye düşündüğünü söyledi.

Rusya, Covid-19 aşısının üretimi için Türk şirketle anlaştı

Rusya’nın Covid-19 aşısı ‘Sputnik V’nin Türkiye’de üretimi için özel bir şirketle anlaşma sağlandığı açıklandı.

İki ilaç şirketine 278 milyon lira ceza

Rekabet Kurulu, ilaç şirketleri Roche ve Novartis’e toplamda yaklaşık 278 milyon lira idari para cezası verdi.

‘MİT TIR’ları davası’: Dündar’ın avukatları, mahkeme heyetini reddetti
AİHM’den Ahmet Şık kararı: İfade ve basın özgürlüğü ihlal edildi

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1179 gündür tutuklu

AGORA

Ya lidersindir ya değilsindir

Mehmet Aksel

1921 Anayasası’nın 100’üncü yılı kutlu olsun

Murat Sevinç

Türklüğü benimsemeyen Ermeni’ye de mi ‘Türk’ denecek!

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Selcan Taşçı Hamşioğlu: Milletvekili AK Parti’den ayrılırsa ‘hain’, CHP’den ayrılırsa ‘kahraman’

Ali Ece: Beşiktaş rüzgarı fırtınaya döndü

Hilmi Türkay: Ne diyeyim sana Erol Hoca?

Muharrem Sarıkaya: Ekonomi seçime götürecek veya muhalefete kazandıracak kadar batık değil

Zafer Arapkirli: Demokrasiyi duymak bile istemiyorlar

Ussal Şahbaz: Bir strateji olmayınca, fırsatları kaçırmaya devam ediyoruz

Emin Koramaz: Saraylılar yarattıkları bu ‘sözde’ gündemlerle giderek daralan saflarını sıklaştırmaya çalışıyor

Ünal Özmen: Yoksul ülkeler okullarını kapatırken gelişmiş ülkeler açık tutmanın yollarını arıyor

Dilek Güngör: Umarım, işlerin bir tek faiz silahıyla dönmeyeceğini anlamışızdır

Abdulkadir Selvi: Berberoğlu’nun milletvekilliğinin iadesi için ‘dosyanın durdurulması’ kararı istenecek

İbrahim Kahveci: Temel sorun faiz değil yönetim

Çevrimiçi, yerçekimsiz Gogol

İstanbul Havalimanı’nda bir dakika sanat…

Üç ‘Rebecca’

Şakir Eczacıbaşı’nın fotoğraf sergisinden 10 ‘seçilmiş an’

Bilinmeyen bir cisim yaklaşıyor!

Yeni Bond filminin vizyon tarihi üçüncü kez ertelendi: 8 Ekim’de gösterime girecek

Arnold Schwarzenegger aşı olup çağrı yaptı: Yaşamak istiyorsan benimle gel

Britanya’nın en yaşlı tek yumurta ikizlerini Covid-19 ayırdı: Biri hayatını kaybetti, diğeri taburcu oldu

Afrika fillerini gözlem uydusuyla sayıyorlar

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • Email
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi