Suriye’de durduğumuz yeri yeniden tanımlamak durumundayız. Bağdat’la ilişkileri güçlendirmenin yanısıra, Şam yönetimine karşı bütün öfkemizi bastırmak, takıntılarımızdan kurtulmak zorundayız.
Burada basit bir Esed savunuculuğu yapmıyorum. Daha derin, daha kapsamlı bir şeyden söz ediyorum. Suriye’yi bir bütün olarak tutacak adımlar atmaktan, ülkenin ABD işgaline teslim edilmemesinden, parçalandığı anda Türkiye’nin parçalanma sürecinin başlatılacağından söz ediyorum. Buna şiddetle karşı çıkanların, boş hamaset dışında Türkiye’ye önerdiği hiçbir çözüm yolu yoktur!
…Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en büyük tehdidiyle yüz yüzedir. Çünkü ilk kez açıktan çokuluslu bir cephe ile karşı karşıya.
Öyleyse İran ve Rusya ve Şam yönetimi dahil, daha kapsamlı, derin, kalıcı anlaşmalara varmayı zorlamak gerekiyor.