Abdullah Gül Bey’in bir şikayeti olsa bunu kendisi çıkıp kamuoyuna açıklayabilir. Gazetecileri çağırıp konuşabilir. Hiç olmazsa Tayyip Erdoğan’la görüşmelerinde bunu iletebilir. Tüm bu seçenekler ortadayken Hayrünnisa Hanım’ın bu çıkışı şık olmadı.
First Lady’ler dedikodular veya şayialar üzerinden konuşmazlar. Turgut Özal’ın eşi Semra Özal Hanım toplum önünde konuşmayı severdi. Böylesi bir rol çalmayı Semra Hanım’dan dahi işitmedik. İnsana sorarlar ‘mesele nedir?’ ‘İntifada başlatacağım’, sözlerine hiç girmiyorum. Çünkü belli ki Hayrünnisa Hanım ‘intifada’ kelimesini sehven kullanmış. Çünkü kendilerinin durumu ile intifada kavramı arasında bir bağ yok. Marx’ın muhteşem bir sözü vardır; ‘İnsan içinde bulunduğu toplumsal ilişkiler bütününün bir sonucudur.’ Hayrünnisa Hanım’ın bu açıklamaları kendisinin başka bir toplumsal ilişkiler bütününe girdiğini ortaya koyuyor.
Turgut Bey kurduğu partiden dışlandığında Semra Özal böyle bir açıklama yapmamıştı. Semra Sezer, eşi günah keçisi ilan edilip aforoz edildiğinde intifada kelimesini kullanmamıştı. Hayrünnisa Hanım rol çalarak yaptığı bu açıklamayla başkasına değil, eşine kötülük yaptı. Açıklamalar problemin ülkeyle ilgili ilksel/yönetsel/siyasal değil kişisel olduğunu gösterdi. First Lady, bu açıklamalarıyla Abdullah Bey’in siyasi geleceğini ipotek altına aldı. Bütün bunlar Abdullah Gül Bey’in AKP’den kopacağını mı gösteriyor. Sanmam.