Gezi eylemlerinin üstünden üç yıl geçmesine rağmen iktidar ve iktidar yanlısı medyanın Gezi hıncı sürüyor.
İktidar propagandasında hız kesmeyen Anadolu Ajansı, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan’dan ‘Türkiye’ye başta ekonomi olmak üzere her alanda önemli ölçüde zarar veren Gezi Parkı eylemlerinin perde arkasına’ ilişkin değerlendirmeler aldı.
AA habere yorumunu katmayı da ihmal etmedi: “O dönemde dillendirilen dev projelerin durdurulmasına yönelik talepler, halkın gözünde eylemlerin amacına yönelik soru işaretlerini artırmış, bundan sonra olaylar hızla yavaşlayarak gündemden düşmüştü. Gezi olayları ile oluşan kargaşanın, ekonomide ölçülebilen hasarının yanı sıra, gerek yatırımcı gerekse vatandaşlar üzerinde yarattığı psikolojik etkinin parasal değeri ölçülemese de ağır bir faturaya neden oldu. Dev projelerin bu olaylardan etkilenmemesi ve kaldığı yerden devam etmesi yaşanan olumsuzluğu hafifleten unsur olarak öne çıkıyor.”
Üç bakanın AA muhabirinin sorularına yanıtları…
Elvan: “Gezi Parkı olayları Türk demokrasi tarihinin kara sayfalarından biridir. Milletin iradesine, tercihine karşı bir kalkışmadır. Aynı zamanda ülkemizin istikrarına, gelişmesine, kalkınmasına karşı yapılmış bir darbe provasıdır. İşin acı tarafı Türkiye’de milletimizin muhalefet görevi verdiği siyasi partilerin de o dönem ‘Gezi’den medet ummasıdır.”
Zeybekci: “Taksim’in yayalaştırılması projesi kapsamında birkaç ağacın kesilmesini protesto etmek isteyen gençlerin eylemiyle başlayan Gezi Parkı olayları, sonrasında iç ve dış mihrakların kışkırtmasıyla Türkiye tarihinde ‘kara leke’ olarak yer alacak bir hale büründü. Devletin güvenlik güçlerine saldırıldı, esnaf kepenk açamadı, turistler İstanbul’dan kaçtı. Yabancı kanallar canlı yayınlarla İstanbul’u resmen terörün kol gezdiği bir üçüncü dünya şehri gibi gösterdiler. Hükümetimiz ve güvenlik güçlerimiz olayların sona erdirilmesi için canla başla mücadele etti. Olayların bir an önce sona ermesi ve hayatın yeniden normale dönmesi için ‘Taksim Platformu’ adı verilen bir grup ile hükümet yetkilileri arasında görüşmeler yapıldı. Bu platform üçüncü havalimanı projesi, nükleer santraller, tüp geçit projesi, üçüncü köprü, Kanal İstanbul ve İstanbul-İzmir otoyolunun durdurulmasını istedi. Dolayısıyla ‘Taksim Platformu’ bizzat kendi ağzıyla meselenin ağaç olmadığını itiraf ettiğini dile getirdi. Mayıs 2013’te o dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliği ve halkın milli iradeye sahip çıkmasıyla, gerçekleştirilen müthiş mitinglere genciyle yaşlısıyla tüm vatandaşlar katıldığı. İşte bu mitingler sayesinde olaylar Türkiye gündeminden silindi. Ama hem Türkiye ekonomisi, hem de dünyadaki Türkiye algısı darbe almış oldu.”
Arslan: “Gezi Parkı olayları Türkiye’nin IMF’ye borcunu sıfırladığı, Türk ekonomisinin sürekli yükseldiği, turizmin büyüdüğü, yabancı kredi şirketlerinin peş peşe ülkenin notunu yükselttiği, üçüncü havalimanı ihalesinin yapıldığı, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün temelinin atıldığı, nükleer enerji santrali kurulmasının gündeme alındığı ve çözüm sürecinde en ileri mesafenin kat edildiği bir dönemde meydana geldi. Bunlar Gezi Parkı olaylarının bir kumpas olduğunu açıkça gözler önüne seriyordu. Çevreye duyarlılık bahanesi altında Gezi Parkı eylemleriyle adeta bir ayaklanma ve isyana dönüştürülen hadiselerin asıl amacı hükümeti sokak gösterilerini yönetemez hale getirmek suretiyle bir kaos ortamı sağlamaktı. Ancak bu mihraklar başarılı olamadı ve olamayacak. Gezi Parkı olaylarından sonraki 17-25 Aralık darbe girişimlerine ve 7 Haziran seçimlerinin hemen ertesinde eli kanlı terör örgütünün yeniden devreye girmesine rağmen hala tüm yatırımlar devam ediyor.”