Bence ‘Atatürk İlke ve İnkılapları’na kutsiyet atfeden çevreleri daha serinkanlı bir yaklaşıma davet etmesi bakımından önemli ve değerli bir tanıklık söz konusu.
Böyle bir belgeye ulaşan bir tarih dergisinin onu yayımladığı için yadırganması ve suçlanması akıl kârı değil.
Bu tanıklığa itibar etmemek de bir tercihtir tabii; istemeyen itibar etmesin, hatta ateş püskürsün, sorun yok, ama Derin Tarih dergisinin Latife Hanım’lı son sayısı toplatılıyor ve yayıncılarına soruşturma açılıyor diye bayram etmek neyin nesi?
Böyle demokratik kültür mü olur?
Tamam; Latife Hanım, mektubunda Mustafa Kemal’le ilgili alaycı ifadeler de kullanıyor…
Kocası tarafından terk edilen
bir kadının hıncı siniyor mektubun
satır aralarına…
İyi de, Mustafa Kemal’in hatırası buncağızla sarsılacak kadar gevşek mi?
1926 senesinde Boston Adviser gazetesinde yayımlandığı halde Latife Hanım’ın başını derde sokmayan bir mektuptan bahsediyoruz.
Mustafa Kemal’in kendisi o nazı çekebilmişken ‘Atatürkçüler’in çekememesi kraldan fazla kralcılık değil midir?
“Yenge hanım fena kızmış” diye gülüp geçseler olmuyor mu?