24 Haziran sonrasında rejim değişikliğinin tescillenmesiyle beraber her ne kadar muhalefet başını kuma gömse de taban elinden yitip gidenin farkında. 29 Ekim kutlamalarında resmi makamlara rağmen halkın inisiyatifi eline alması ve sokaklardaki insan seli bu farkındalığın bir dışavurumuydu.
Muhalefetin havanda su dövmeyi bırakması, rejim değişikliği gerçeğini görerek siyaset üretmesi gerekir. Cuma hutbesinde Atatürk’ten tek kelime bahsedilmemesi değildir mesele Diyanet’in yetkileri ve bu rejim için koçbaşı haline getirilmesidir. 3. Havalimanı’nın adının Atatürk konmaması değildir sorun, kurucu rejimin mirasının yok edilmesidir. Ezanın hangi dilde okunacağı değildir tartışma, İslamcılığın kamusal yaşamı tümüyle kuşatmasıdır. Bunları yok sayan bir siyaset laik ilerici tabandaki öfke ve beklentiyi örgütleyemez, politikleştiremez ancak parti içi münakaşa yapar, olan enerjiyi de soğurur.