“Gül, özellikle Suriye ve Mısır dış politikalarını doğru bulmuyordu. Erdoğan’ın Mısır başbakanı gibi davranarak çok ileri gittiğini, kantarın topuzunun kaçtığını düşünüyordu.”
Bu satırlar, cumhurbaşkanlığı döneminde Abdullah Gül’ün danışmanlığını yapan Ahmet Sever’in bugün piyasaya çıkan ‘Abdullah Gül ile 12 Yıl’ isimli kitabından.
Kitabın uzun süredir yayına hazır olduğu, Gül’ün okuyup bazı düzeltmeler yaparak onayladığı, ancak 7 Haziran seçimleri öncesinde yayınlanmasını AKP’ye zarar vereceğini düşündüğünden uygun bulmadığı biliniyordu. Gül pek haksız sayılmazmış…
Hürriyet Ek Yayınlar Yayın Yönetmeni Çınar Oskay’ın, Ahmet Sever’le yaptığı söyleşide kitaptan çarpıcı bölümler de yer aldı.
Dört bakan için, ‘Derhal Yüce Divan’a gönderirim’ dedi’
“Gül’ün olan bitenlerden sıtkının sıyrıldığını ve kenara çekilme kararı aldığını gözlemledik. Köşk’te durum değerlendirmesi yaparken ‘Ben aşağıya insem’ diye söze girdi ve hepimizi umutlandıran şu cümleleri kurdu: ‘Türkiye’yi kısa sürede yıldızının parladığı döneme tekrar götürürüm. AB sürecini yeniden canlandırırım. Dış politikadaki yanlışları düzeltirim. Ülke çok kutuplaştı, bunu giderecek adımları peş peşe atarım. Demokratikleşmeye ağırlık veririm. Haklarında yolsuzluk iddiası bulunan dört bakanı derhal Yüce Divan’a gönderirim’…”
‘AK Parti’de ikili oynayanlar vardı’
“Gül’ü ikna etmek için AK Parti’den ziyarete gelen bakan ve milletvekilleri çok fazlaydı. Ama ortada bir sorun vardı. Yanına gelip ‘Ne olur partinin başına geçin’ diyenler, birkaç istisna dışında partinin içinde, TBMM’de Abdullah Gül’ün adını dahi telaffuz etmekten çekiniyorlardı. Ayrıca ikili oynayanlar, yani Köşk’te başka, aşağıda başka konuşanlar da vardı. Ve bunlar Gül’ün kulağına da geliyordu.”
Erdoğan’ın çelmesi
“Cumhurbaşkanı görev süresi bittiğinde ‘şüphesiz, kurucusu olduğu partisine döneceğini’ açıkladı. (…) MKYK toplantısı sürerken Sadullah Ergin söz alarak Gül’ün açıklaması hakkında bilgi verdi ve bu gelişmeyi dikkate alarak, olağanüstü kongreyi ileri bir tarihe ertelemenin daha doğru olacağını söyledi. Ancak, söz alanların sayısının giderek arttığını gören Erdoğan, müdahale ederek konuyu kapattı. Gül son derece rahattı: ‘Artık kimse bana ‘Partiye döneceğine dair bir işaret vermedin, sessiz kaldın’ diyemez. Ben üzerime düşeni yaptım.’“
Mısır ve Suriye’nin başbakanı ve dışişleri bakanı gibi
“Gül, hükümetin genelde dış politikasını, özellikle de Suriye ve Mısır dış politikalarını doğru bulmuyordu. Erdoğan’ın ve Davutoğlu’nun sanki Türkiye’den çok Mısır ve Suriye’nin başbakanı ve dışişleri bakanı gibi davranarak çok ileri gittiğini, bunun Türkiye’nin menfaatlerine de aykırı olduğunu, kantarın topuzunun kaçtığını düşünüyordu. Bunu Davutoğlu’nun yüzüne de söyledi.”
Davutoğlu’nun vefasızlığı
Kitaptan Gül’ün Davutoğlu’na kızgınlığının yanı sıra kırgın da olduğu anlaşılıyor: “27 Ağustos’ta Davutoğlu oybirliğiyle genel başkan seçildi. ‘Bu bir veda değil, vefa kongresi’ dedi. Ancak Erdoğan’a övgüler düzerken kendisini başbakan olduğu dönemde başdanışmanı yapan, büyükelçi unvanı verdiren, siyasete sokan, dışişleri bakanı olmasında etkin rol oynayan Cumhurbaşkanı Gül’ün adını bir kez bile anmadı. AK Parti’nin belde ve köy temsilcilerine kadar selamlamadık kimseyi bırakmadı. Cumhurbaşkanı bu konuyla ilgili tek kelime etmedi. Ancak Davutoğlu’nun konuşmasını okuduğunda yüzünde acı bir tebessüm belirdi. Yüz ifadesi her şeyi anlatıyordu.”
Arınç’ı istifadan döndürmüş
“4 Kasım 2013’te Başbakan kızlı erkekli aynı evde kalan öğrencilerin denetleneceğini söyledi. Arınç bunu kesin bir dille yalanladı. “Asparagas” dedi. Başbakan ise ertesi gün Arınç’ı açığa düşürdü. Arınç “Birilerinin kum torbası olmak istemem” dedi. (…) Başbakan karşılaşmalarında Arınç’a son derece sert tepki göstermiş ve yaralayıcı ifadeler kullanmıştı. Arınç da kırgın ve küskün bir şekilde istifa kararı alıp evine çekilmişti. Geri dönmeye niyeti yoktu. Gezi olayları sırasında da istifanın eşiğine gelmişti. Aynı günün akşamı geç saatlerde üç bakan Gül’den acil randevu talebinde bulundu. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Enerji Bakanı Taner Yıldız ve Kültür Bakanı Ömer Çelik… Devreye girmesini rica ettiler. Gül, telefonla Arınç’ı aradı ve uzun bir görüşmenin sonunda onu zor da olsa kararından vazgeçirdi.”
Gül’ün siyasete dönme şartı: ‘Başbakanlığımı yaparım, karıştırmam’
Gazeteci Ruşen Çakır’ı hapse atılmaktan Abdullah Gül kurtarmış