Dünyanın ilk tapınağı olarak kayda geçen Şanlıurfa’daki Göbeklitepe’nin yenilenmesi için oluşturulan bilim kurulunun üyesi Doç. Dr. Necmi Karul, ‘yol inşası’nda kalıcı bir tahribat meydana gelmediğini savunarak, “İş makinelerinin bulunması zorunluydu” dedi.

Fotoğraflar: Instagram/cigdemkoeksalschmidt
Türkiye’nin ve dünyanın son dönemdeki en önemli arkeolojik keşiflerinden Urfa’daki Göbeklitepe kazılarını yürüten Prof. Dr. Klaus Schmidt 2014 yılında hayatını kaybetmiş, aynı zamanda çalışma arkadaşı Çiğdem Köksal-Schmidt’e arşivde çalışma izni verilmediği ortaya çıkmıştı.
Doğuş Grubu sponsorluğunda 1995’te başlayan kazılar sonucunda ortaya çıkarılan Göbeklitepe çatıyla kapatılmasının ardından 18 ay sonra, geçen ay ziyarete açılmıştı.
Çiğdem Köksal-Schmidt, Göbeklitepe’nin geçen ay ziyarete açılan son haline isyan etmişti: “Benden başka kimsenin canı acımıyor mu?”
‘Çeşitli sorunlar yaşandı’
Göbeklitepe’de arkeolojik kazıların devam ettiği esnada projenin uygulamaya sokulması ve sonrasında çok bileşenli bir yapı tarafından devam edilmesinin çeşitli sorunlara yol açtığını aktaran Doç. Dr. Necmi Karul, şöyle devam etti: “Söz konusu koruma örtüleri Prof. Dr. Klaus Schmidt tarafından projelendirilmiş, Avrupa Birliği’nin (AB) desteklediği bir fon ile Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından ihale edilmiş, aynı dönemde yine kazı ekibi tarafından Şanlıurfa Koruma Kurulu’ndan onay alınmıştır. Bugün çalışmalar Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi işbirliğinde sürdürülmekte. Projeden doğrudan Kültür ve Turizm Bakanlığı, gerektiğinde Koruma Kurulu, AB adına denetleyici müşavir firma, Alman Arkeoloji Enstitüsü temsilcisi ve yüklenici firma sorumlu.”
Prof. Dr. Klaus Schmidt’in ölümümün ardından sürece Göbeklitepe Bilimsel Danışma ve Eşgüdüm Komisyonu’nun dahil edildiğini aktaran Karul, “Komisyon, medyada belirtilenin aksine, üç bilim insanının yanısıra yukarıda sayılan tüm kurumların temsilcilerinden oluşuyor” dedi.
‘İş makinelerinin bulunması zorunluydu’
Uygulama projesinin denetiminin ise müşavir firma, Alman Arkeoloji Enstitüsü temsilcisi ve Koruma Kurulu’nun sorumluluğunda olduğunu belirten kurul üyesi, Eşgüdüm Komisyonu’nun toplantılarında proje aşamasında öngörülemeyen sorunların tespit edilerek arkeolojik alana zarar vermeyecek bir çözüm arayışına gidildiğini kaydetti.
Kurul, ‘yol inşası’ için de konuştu: “Medyaya yansıyan yol inşası 2014 yılında, kazı ekibi aktif olarak çalışmalarına devam ederken Şanlıurfa Koruma Kurulu’na önerilen ve kabul edilen ancak uygulaması bu aşamada gerçekleştirilen bir çalışma. Söz konusu yol, ziyaretçi otobüslerinin arkeolojik alana çok yaklaşmaması için park alanı ile müze alanı arasındaki 1 km’lik servis yolu. Bölgenin sıcaklığı, yaşlı ve engelli insanlar düşünüldüğünde kaçınılmaz bir durum; nitekim sadece burası için değil UNESCO da erişebilirliği önemsiyor, hatta 2017 yılında yaptıkları denetimde bu yolun iyileştirmesini talep ettiler. Elbette arkeolojik alanın içerisine uzanan böyle bir yolun gerek alanın, gerekse peyzajın önüne geçmemesi için doğal malzemeler kullanılarak yapılması tercih edilmelidir. Ancak, kullanılan malzeme toprak ve anakaya yüzeyinin üzerinde ve jeotekstil serilerek alanla ilişkisinin kesildiği anlaşılıyor. Dolayısıyla kalıcı bir tahribata neden olmadan istenildiğinde sökülerek yeniden yapılması mümkün. Fotoğraflarda görülen iş makinelerinin çok daha büyükleri, sadece bu alanda değil koruma çatılarının olduğu kesimde de kullanıldı. Bu durum gerek arazi koşulları, gerekse projenin konstrüksiyonu bakımından zaten zorunludur.”
Bakanlık: Beton ve asfalt kullanılmadı
Konuyla ilgili Hürriyet’e bilgi veren Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri de Göbeklitepe’ye 900 metrelik yol sağlamlaştırma projesine başlamadan önce ana toprağın üzerine keçe serildiğini ve üzerine dokuya uygun küp taş döşendiğini belirtti.
Küp taşların zamanla yayılmasını engellemek amacıyla yol kenarına konan bordürlerin altına 30 cm harç döküldüğünü ifade eden yetkililer, alanda beton ve asfalt kullanılmadığını, çalışmalar için hafif iş makinelerinin kullanıldığı söyledi.