Hemen her kesim, sınıf, karşı tarafı suçlayıp linç ederek, kendisinin barış ve toplumsal bütünlükten yana olduğunu dile getiriyor. Oysaki bu tavır, kutuplaşmayı tırmandırıp ‘öteki’ kavramını güçlendiriyor.
Durkheim, toplumu birbirlerine bağımlı parçalar olarak görür. Toplumun varlığını sürdürebilmesi ve gelişmesi, bu parçalar arasındaki iş birliğine ve koordinasyona bağlıdır. Bundan dolayıdır ki sosyal ve siyasal alanda ortak genel değerler konusunda çatışmak yerine uzlaşmak zorundayız.
Demokrasinin gereği de budur. Ama galiba bizler henüz demokrasinin alfabesindeyiz. Zira ne demokrasi kültürünü özümseyip benimsedik, ne kendimizden olmayana bir saygımız var, ne ötekinin hakkını gözetiyoruz ve hatta tartışmayı bile doğru dürüst yapamıyoruz.