ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye adına lobi faaliyetiyle gündeme gelen eski danışmanı Michael Flynn’in ‘işvereni’ iş adamı Ekim Alptekin, yazdığı bir mektupla Flynn’le olan bağını anlattı.
Flynn’in Rusya’yla olan ilişkileri nedeniyle görevi bırakmasının ardından açığa çıkan bir diğer ilişkisi, Alptekin’in sahibi olduğu Hollanda merkezli Inovo BV ile yaptığı lobicilik anlaşmasıydı.
Geçtiğimiz kasım ayına kadar şirketle anlaşmasını sürdüren Flynn, karşılığında tam 530 bin dolar almıştı. Alptekin’in bu anlaşmayı Türkiye hükümeti adına yaptığı iddia edilmişti.
‘Koca Washington lobicilik üzerinden geçiniyor’
Hürriyet’ten Ertuğrul Özkök’e bir mektup kaleme alan Alptekin, lobicilik faaliyetleri içinde olduğunun altını çizerek, Flynn’le neden iş ilişkisi içine girdiğini şöyle anlattı: “Ben Ekim Alptekin… Ben konumum ve şahsi ilgi alanım olması gereği yıllardır Türk-Amerikan ilişkilerine faydası olacak bu tarz angajmanlar içine giriyorum. ABD’de Lobicilik veya PR faaliyetleri yapmaya da gayret ediyorum. Biz Amerika’yı Türk gibi okuyoruz. Koca bir Washington lobicilik üzerinden geçiniyor, tüm sistem bu yasal yapı üzerinden dönüyor. Biz genelde dışardan izlemeyi tercih ediyoruz. Teknik olarak konu şu: Ben gerek ticari çıkarlarım, gerekse şahsi görüşlerim doğrultusunda, Türk-Amerikan ilişkilerinin iyi gitmesinin önündeki engellerin, ABD nezdinde kredibilitesi olan bağımsız uzmanlar tarafından araştırılmasını sağlamak istedim. Bunun için Flynn İntel Grubu ile anlaştım.”
‘Tüm masrafları karşıladım’
Daha önce de Flynn’le iş anlaşması yaptıklarını kabul eden Alptekin, öte yandan Türkiye hükümetinin aracısı olduğu iddialarına ise karşı çıkarak, “Ağustos 2016’da 3 aylık bir anlaşma yaptım. Anlaşmayı şirketim adına yaptım ve tüm masraflarını ben karşıladım. (Örtülü ödenekten verildi demişlerdi.)” dedi.
Öte yandan Alptekin, Flynn’in yaptıkları iş anlaşmasını ABD yasaları gereği Adalet Bakanlığı’na ‘yabancı ülke lobiciliği’ olarak kaydettiğini de hatırlattı.
Alptekin, “İkinci önemli ayrıntı. Bu olayın gizlisi saklısı da yok. Yasal yükümlülüğü olan taraf olarak Flynn Intel Group gitti bunu Lobicilik yasası gereği kaydettirdi. Herkesin öğrenmesi de bizim gönüllü olarak kaydetmemiz çerçevesinde olmuştur. Sanki gizli bir şey ortaya çıkarılmış gibi yapılıyor. Sanıldığı gibi saklanan bir şeyin keşfi yoktur” dedi.
Flynn’in şirketi Kongre’ye Eylül ayında Inovo BV adına lobicilik kaydı yaptırmış, Adalet Bakanlığı’na ise Mart ayında bilgi verilmişti.
‘Cemaatin harcadığı milyonlar, benimki yüzler’
ABD’deki bu siyasi gerilimin, kendisinin yaptığı lobicilik anlaşmasına bakışı değiştirdiğini savunan Alptekin, şöyle devam etti: “Şahsi fikrim ABD siyasi ortamının Türkiye’dekinden daha fazla kutuplaştığı ve gerildiğidir. Trump’ın seçimi kazanması, Mike Flynn gibi ihtilaflı bir ismin Milli Güvenlik Danışmanı olması bu konunun bu kadar büyümesine ve gündemde kalmasına yol açıyor. E lobiciliğe ve PR’a onlarca milyon dolar harcayan FETO yapısı da boş durmuyor. Düşünün Erdoğan Washington’a indiği gün Washington Post gazetesinin başyazısı Fetullah Gülen imzasıyla oped olarak çıkabiliyor ve FBI, FETÖ derneği iftar ziyaretine katılıyor. Ancak onların harcadığı milyonları sorgulanmazken, benim şahsen verdiğim yüzler sorun oluyor. FETÖ’nün varmayı umduğu noktayı anlıyorum, ancak yıllardır FETÖ belasından kurtulamamış olan ülkemin insanlarının neden karanlık iş yapılıyor muamelesi yaptıklarını anlayamıyorum.”
Gülen’i kaçırma konuşulmamış
Alptekin, Flynn’le iş ortaklığının açığa çıkmasında en tartışmalı iddialardan birine de yanıt verdi.
Flynn’in Eylül ayında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Enerji Bakanı Berat Albayrak’la ABD’de yaptığı bir görüşmede kendisinin de bulunduğunu açıklayan eski CIA direktörü James Woolsey, görüşmede Gülen’i hukuki süreç gözardı edilerek ülkeden çıkarma yollarının tartışıldığını açıklamıştı.
Alptekin, görüşmeyi doğrularken, Gülen’i kaçırma iddiasını ise yalanladı.
Türk işadamı şunları söyledi: “16 Eylül günü yapılan görüşmeyi ben ayarladım. O toplantıda bulunan iki Türk bakan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Enerji Bakanı Berat Albayrak’tı. Michael Flynn’in dışında toplantıya CIA’in eski başkanlarından James Woolsey de katıldı. Yedi ay sonra bu toplantıda Fetullah Gülen’i gizlice kaçırtıp Türkiye’ye getirmenin mümkün olup olmadığını konuştuğumuz iddia edildi. Böyle bir şey konuşsaydık bir şey söylemem sessiz kalırdım. Ama deli saçması bir şey bu. Kesinlikle böyle bir şey konuşmadık. (Tabii bu bir mektup olduğu için, FBI başkanının niye ABD yönetimine gidip bu olayı anlattığını, neden böyle bir şey konuşulduğunu iddia ettiğini soramadım. Ama öyle sanıyorum ki, ABD’deki soruşturma sırasında bu da ortaya çıkacak.)”
Alptekin, mektubunda iddia sahibinin FBI başkanı olduğunu söyledi ancak bu bilgiyi veren CIA eski başkanı Woolsey’di.
Şener ve Pekin nasıl devreye girdi?
Alptekin’in değindiği son konu, ABD’de Fethullah Gülen’e dair yapmayı planladıkları belgesel ve bu konuda yapılan görüşmeler oldu.
Belgesel projesinde ismi geçen gazeteci Nedim Şener ve İsmail Hakkı Pekin’in o tarihte zaten ABD’de başka bir proje nedeniyle bulunduğunu aktaran Alptekin şöyle devam etti: “Belgesel konusuna gelince, bir kuruluş almış Nedim Şener’i İsmail Hakkı Pekin’i FETO’yu Amerikalılara anlatsınlar diye götürmüş. Bu insanların Silivri davalarında neler çektiği herkesin malumu. Onlar da tüm açıklığıyla yaşadıklarını anlattılar her yerde. Basın kuruluşlarına da konuştular. Benim amacım da bu zaten. Amerika’daki yapılanmalarının fotoğrafını çekmek ve bu örgütün Amerikalıların vergileriyle hangi illegal işlerin içine girdiklerini deşifre etmek var. Ben de bu fırsattan yararlanarak bir röportajı da bu belgesel için vermeleri adına devreye girdim. Ne yanlış var bunda… Gördüklerini anlatmalarına vesile olmak ne zamandan beri suç oldu? Ayrıca sadece Nedim Şener ve İsmail Hakkı Pekin’i götürmedim. İlker Başbuğ ziyaretine de destek oldum ve bundan ötürü şeref duyuyor yanlış bir şey yaptığımı kesinlikle düşünmüyorum. Yani Amerika’nın kendi iç meseleleri nedeniyle sanki bir skandal varmış gibi büyütülen olay bundan ibarettir.”