‘FETÖ/PDY’nin yargı yapılanmasına ilişkin ilk iddianame tamamlandı.
İstanbul Başsavcı Vekili Önder Yaman koordinesinde savcı İsa Dalgıç tarafından hazırlanan 227 sayfalık iddianamede, ‘FETÖ’nün yargıyı ele geçirmek için hukuk fakültelerinde okuyan öğrencilerden kendilerine bağlı olanlara hakimlik ve savcılık sınavından bir hafta önce getirilen soru ve cevapları verdiği belirtildi.
İddianamede ‘abiler ve ablalar’ tarafından cevapları işaretlenmiş kitapçıkların öğrencilere gösterilerek ezberlemelerinin ve böylece sınavda başarılı olmalarının sağlandığı kaydedildi.
Öğrencilerin sınavı kazanmaları halinde ise örgütün yargı içerisindeki bürokrat ve üst düzey yöneticilerinin referans olduğu, bu şekilde mülakatı geçip staja başlayan hakim ve savcı adaylarının da Adalet Akademisi ve staj döneminde de yine örgüt tarafından koordine edildiği öne sürüldü.
Adalet Akademisi ‘fişleme merkezi’ olarak kullanıldı
İddianamede, hakim ve savcı adaylarına Türkiye Adalet Akademisi yurdunda kalmalarının tavsiye edildiği ve örgütün akademiyi ‘fişleme merkezi’ olarak kullandığına yer verilerek şöyle dendi: “Kendilerinden olmayan adayların mesleğe kabullerini engellemek amacıyla usulsüz soruşturmalar yapıldığı, cezalar verildiği ve bu cezalar gerekçe gösterilerek mesleğe kabul edilmeyen Didem Yaylalı isimli hakim adayının, tıpkı Ali Tatar örneğinde olduğu gibi, uğradığı haksızlıklara dayanamayarak intihar etmek suretiyle yaşamına son verdiği; buna karşın, örgüt mensubu olan adayların ise staj döneminde verilen siciller, yıllık kurulu üyeliği gibi yollarla parlatılarak kritik görevlerde rol almaya ve mesleki kariyere hazırlandıkları anlaşılmıştır.”
Haksız tutuklamalar, usulsüzlükler
İddianamede şüpheli eski hakimler Mustafa Başer ve Metin Özçelik’in, gazeteci Hidayet Karaca ve eski emniyet müdürlerinin de bulunduğu ‘Tahşiye’ davasında tüm sanıklar için verdiği tahliye kararının Fetullah Gülen’in emriyle gerçekleştirildiği belirtilirken, eski İstanbul başsavcı vekili şüpheli Cihan Kansız’ın da ‘FETÖ’nün amacı doğrultusunda bazı soruşturma ve davalarda yaptığı usulsüzlüklere yer verildi.
Eski 16’ncı Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı şüpheli Mehmet Ekinci’nin de ‘Şike’ dosyasında diğer hakim savcılarla birlikte ‘organize illegal bir yapı’nın üyesi olduğu belirtilen iddianamede, Ekinci’nin ‘örgütün talimatları doğrultusunda proje hazırlatarak, bu projeye uygun şekilde kumpas eylemleriyle’ soruşturmayı yürüttüğü belirtildi. Yine Ekinci’nin ‘Poyrazköy’ olarak bilinen davada haksız tutuklama kararı verdiği, ‘Balyoz’ davasının soruşturma ve kovuşturma aşamalarında birçok hukuka aykırı işlemler yaparak hak ihlâllerine neden olduğu vurgulandı.